11 Temmuz 2025

11 Temmuz 2025 - CUMA

 Merhaba millet, 

Yazmayalı neredeyse bir ay oldu. Her gün aklımdaydınız ama elim gitmedi bir türlü . Öncelikle bir süre çok enerjim düşüktü. Neredeyse bir hafta sadece yemek yaptım ve bulaşık yıkadım. Hiçbir şey yapmak istemedi canım. Sonra bu isteksizlik geçince tabi ki biriken bir sürü iş olduğundan onları hallettim yavaş yavaş. Dişçiye gittim geldim bol bol. Sona yaklaştıkça dişçiye gidip gelme olayı çok mutsuz etmeye başladı beni. Halbuki artık sadece ölçü alıyordu, düzeltmeleri yapıyordu, anestezi, dikiş gibi işlemler yoktu. Yani dişçinin tek zahmeti gidip gelmesiydi ama yine de gitmem gerektikçe moralim bozulmaya başladı. O süreci de bir şekilde atlattım. Hatta bugün taktı implantlarımı. Ağzımın içinde bir avuç çakıl taşı var gibi hissediyorum şu an çünkü bir senedir diş yoktu arka tarafta o boşluğa alışmıştım ama bu işin artık bitmiş olması süper :O). Haftaya kontrole gideceğim sadece. Sonra çok uzun bir süre dişçi görmek istemiyorum mümkünse. 

 Bunlar dışında bazen saatlerce kitap okudum, bazen günlerce okumadım. Yazdan nefret ettim sıcaklar bastırdıkça. Evin içi esiyor neyse ki ama camı açtıkça rüzgardan her şey uçuyor, düşüyor, kırılıyor. Kapatınca sıcak oluyor. Hiç esmediği günler cehennem gibi evi de yıksa esmesi tercihim yine de. Bütün gün cam açıp kapatıyorum ama olsun, essin. 

  Annem şehir dışında on gündür. Gün aşırı Üzüm'e uğradım. Sevdim, mamasını suyunu tazeledim. Annemin tam kapı girişinde üçlü kedi bibloları vardı. Eskiden beri gözüm vardı onlarda. Hazır annem evde yokken bir süre de bende dursunlar diye onları da aldım :O). 



Bu kedicikler eskiden Üzüm'ün arkasında, rafta duruyorlardı artık bendeler :O).
    Hektor'un ipini anlatmıştım bir ara sizlere. Hala favori oyuncağı o ip ve sabahın ikisinde üçünde, gecenin yarısında hiç fark etmiyor, biz neredeysek ipini de yanında taşıyor. Bazen sadece ipiyle oturup bekliyor bazen de oynatmadık onu ipiyle diye bize kızıp hafif uyarı ısırıkları atıyor. Sivrisinek ısırığı gibi bir şey uyarı ısırıkları ama bizi zorla oynatmak istediği için kızıyoruz. Biz kızıyoruz diye o bozuluyor. Bazen ipini kaldırıyorum birkaç saatliğine huzur bulalım diye. Sonra kıyamayıp tekrar çıkarıyorum. Evin içinde sürekli bir ip mevzusu dönüp duruyor :O). 

  Dün Atahan'ın doğum günüydü. İzin günüydü. Öğlen evde kutladık, gelin namzetimiz çok güzel bir pasta yapmıştı onu kestik. Akşam da dışarıda arkadaşlarıyla kutlamaya çıktılar. Şaka maka 25. yaşına bastı. Burada 4-5 yaşındaki hallerini anlatıyordum blogu ilk açtığım zamanlarda. Bu arada temmuzun yirmisi de benim doğum günüm. Yıllardır hiç heveslenmiyordum doğum günlerimde, geçen sene ilk defa özenesim tuttu. Komple .ok gibi geçti her şey. Hayatımın en berbat günüydü. Komple tüm hayatımın. Bu sene hiçbir beklentim yok. Oğlumla kız arkadaşı çok tatlı bir hediye almışlar. Annem gitmeden hediyesini vermişti. Kocam da benim adıma kendine ne istiyorsan al dedi ki en sevdiğim şeydir bu tarz hediyeler, dibine kadar kendime hediye alma hakkımı kullandım. Kargocular bir zamandır bizim adrese pek uğramıyordu ama şimdi yine sabah akşam beraberiz. Çağıl'la eşi de istediğim kalın, ciltli, özel basım bir kitap vardı, onu aldılar bana. Benden mutlusu yok şu an dünyada...

Atahan ve ben, sene 2001 :O). 

Blogum da 20. senesini dolduracak temmuz sonunda. Temmuzda hep en sevdiklerim doğmuş: kendim, oğlum ve blogum :O).

  Bundan sonra arayı çok uzatmayacağımı düşünüyorum. Yine görüşmek üzere...