26 Nisan 2024

NİSANIN YİRMİ ALTISI - 2024

   "Doğallığın rustik bir yansımasına şahit olabileceğiniz hasır sepetlerimiz sizler için özenle hazırlandı." diye başlıyordu geçen gün okuduğum bir hasır sepet açıklaması ve "Hayatınızı kolaylaştıracak YAŞAM ALANI sağlayan sepetler." diye devam ediyordu. Unutmayım da sizlerle paylaşayım diye özellikle not ettim. Satılan eşya bildiğimiz hasır sepet, ortada duran ıvır zıvırı koyacak boyutlarda, devasa bir şey değil. 20 - 30 cm'lik bir sepet nasıl bir yaşam alanı sağlayacak acaba diye merak etmedim değil. En popüler satış sitelerinden birine koymuşsun sepetleri arkadaşım, özel bir hesapta ya da sitede ya da üst düzey bir markada yer almıyor bunlar. Hedef kitlen normal - sıradan insanlar doğallığın rustik yansıması nedir ki? Bu ürün açıklamasını yazan kişiyi merak ettim. Ne kadar sürede yazdı mesela, kendi mi uğraştı buldu, bir yerlerden mi kopyaladı. Bu süslü açıklamalar yerine malzemeyi, ölçüyü ayrıntılı yazsaydı daha mı faydalı olurdu? Bazen abartmayı seviyoruz :0). 

  Eski iş arkadaşlarımdan bir ikisini aradım geçen gün. Özlemişim ya da arasam iyi olacak gibi gelmişti. Konuştuktan sonra çok da özlemediğimi ya da aramasam da olacağını fark ettim. Düzenli görüştüğüm çok samimi arkadaşlarımdan değillerdi. Demek ki böyle böyle büyük kısmı elenecek zaten zaman akışı içinde, kalanlar sadece gerçek dostlarım olacak. Eski iş arkadaşlarımın yüzde doksan dokuzuyla görüşmek istemiyorum zaten. Onlarla herhangi bir özel ilişkim yoktu. Geçen gün bir arkadaşıma da işten ayrıldığım için hala her gün mutlu olduğumu söyledim, bu normal değil dedi. Neden? Mutlu olmam mı normal değil? Normal kime göre ve neye göre belirleniyor? Net bir zaman dilimi mi var, şu kadar gün içinde işten ayrıldığımıza sevinebiliriz, şu kadar günden sonra artık mutlu olmayı bırakmalıyız gibi? Ayrıca işten ayrıldığıma hala mutluyum değil de ah çok pişmanım, keşke yapmasaydım, her gün iş için ağlıyorum falan deseydim daha mı normal olmuş olacaktı acaba? İnsanlar ilginç. Anlamaya çalışmakla uğraşmıyorum bazen. Artık sevmediğim ve yapmak istemediğim bir işi bırakıp hayatıma yeni bir yön vermiş olmak bana iyi geldi. İyi ki yapmışım :O).

   Sonra yine görüşmek üzere...

21 Nisan 2024

NİSANIN YİRMİ BİRİ - 2024

   Günler ışık hızıyla geçip gidiyor. Yapmak istediğim çok şey var, kimini yapıyorum kimine hiç zamanım kalmıyor.  Evi sürekli düzenlemeye devam ediyorum ve bazı şeyleri attım mı / verdim mi yoksa az lazım oluyor diye dip bucak bir yerlere mi kaldırdım emin olamıyorum. Aradığım şeyleri asla bir seferde bulamıyorum. Dolapları düzenliyorum ve sonra bir şey lazım olunca karman çorman edip tekrar düzenliyorum:). Evet, bu dolabın düzeni bu olmalı diyene kadar bu döngü devam ediyor. Bir yandan da yavaş ama çok yavaş bir şekilde kafamda istediğim şekle ulaşıyorum. Genelde evdeyim. Kitap okuyorum bol bol. Okunacak o kadar çok kitabım birikmiş ki birini bitirip hemen ardından yenisine başlasam da kitaplığa göz gezdirdiğimde daha sırada bekleyen onlarca kitabım olduğunu görüyorum. Buraya daha çok yazmak istiyorum. Aslında genel olarak daha çok yazmak istiyorum istediğimin onda biri kadar yazabiliyorum ancak. Uzun zamandır yazmayınca bloga karşı bir tutukluk yaşıyor gibi hissettim. Bunu kırmak ve bir başlangıç yapmış olmak için bugün çok düşünmeden aklıma geldiği şekilde yazacağım. 

   Sıcak çikolata yaptım az önce kendime. Süt sevenlerden özür diliyorum ama süt içmeyi hiç sevmem ve sıcak sütün kokusu da bana iğrenç geliyor. Ocağın başında sütü ısıtırken bu kadar itici bir koku ve içecekten bu kadar güzel bir şeyi nasıl elde ettiğimize dair derin düşüncelere daldım:O). Bu kışı sıcak çikolatayla geçirdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Sıcak çikolata ve nescafe. Havalar yavaş yavaş ısındıkça sıcak çikolatayı terk edip sadece nescafeyle devam edeceğim büyük ihtimalle. 

   Hektor bebeğim sekiz aylık olduğunda kızgınlığa girdi. Veteriner erkek kedileri en erken on aylıkken kısırlaştırdıklarını söyleyince yaklaşık 2.5 ayımız sürekli ama sürekli, sabahın beşinden gecenin yarısına kadar onun bağırmasını dinleyerek geçti. Dişi ve yavru olayına girmek istemedik çünkü etrafımızdaki güvenilir arkadaşlardan yavru kedi isteyen yoktu ve hiç tanımadığım birine de torunumu emanet etmek istemedim:). Bayram sonrası Hektor yaklaşık on buçuk aylıkken kısırlaştırmayı yaptırdık. Şimdi evde hepimiz huzurluyuz. 


      Çalışma odama bir sandalye aldım geçenlerde. Çalıştığım dönemlerde masamı çok uzun süreli kullanmıyordum, yemek takımının kumaş sandalyesi yeterli oluyordu ama işten ayrılınca onun belimi ağrıttığını ve pratikte de kullanımının zor olduğunu gördüm. Çalışma odası klasik bir havaya sahip olduğu için standart modern ofis sandalyeleri yerine ahşap, koyu kahverengi ve rahat bir ofis sandalyesi arayışına girdim. Mağazalarda bulamadım. Benim baktığım çoğu yer koltuk ve yemek takımı dışında bir şey satmıyordu. İnternetten çok araştırdım. Çok üst limitlerdekileri eledim. Hem evde kullanmak için aşırı lüks mobilye segmentine dalmak istemedim hem de modeller genelde çok erkeksi, ağır ve kalantor tipliydi. Birkaç modeli berber- kuaför koltuklarına benzediği için beğenmedim. Biraz kadınsı diyebileceğim bir iki model vardı, güzeldi ama çalışma odası ortak kullanım alanımız olduğu için direkt o havayı da vermek istemedim. Sonunda bu modelde karar kıldım. Aldığım mağazadan da sandalyemden de çok mutluyum. Kargoyla gelecek olması konusunda endişelerim vardı ama paketlemeyi son derece korunaklı yapmışlar. Mağazadan direkt alıp eve kendim getirecek olsam bu kadar sağlam getiremezdim. Bir hafta araştırmam sürdü, iki hafta da yapılıp bana teslim edilmesini bekledim ama beklediğime değdi. Yakın zamanda almayı düşünen varsa yorumlara yazsın, benim aldığım mağazayı iletirim oradan sizlere.       

 

     Şimdilik bir başlangıç yapmış olalım, söz, en kısa zamanda yine yazacağım, bu sefer arayı fazla uzatmayacağım. Görüşmek üzere...