27 Aralık 2021

ARALIĞIN YİRMİ YEDİSİ, 2021

   Bir şekilde karışıklık olmuş sürekli sgkdan Vesile Hanım adına mesaj geliyor. Hiç tanımıyorum,  kim olduğunu da bilmiyorum ama ne zaman hangi doktora randevu almış, reçetesinin kodu nedir, işe ne zaman girmiş, ne zaman istifa etmiş hepsini biliyorum. Doktora beraber gitsek tüm tıbbi geçmişini sayabilirim:).

24 Aralık 2021

ARALIĞIN YİRMİ DÖRDÜ, 2021

     Pandemi başladığından beri annemler ve abimler (kaynım) dışında kimseye gitmiyoruz, onlar dışında kimseyi de eve almıyoruz. Evde de ortam mutlaka havadar oluyor ve sarılmadan - öpüşmeden uzaktan selamlaşıp ayrı ayrı oturuyoruz. Neyse, dün akşam da uzun zamandan sonra abimlere gittik. Atahan, ben ve eşim asansör beklerken o apartmanda yaşayan bir hanımefendi de geldi. “Siz de mi burada oturuyorsunuz, yok abimlere geldik - giriş kattalar, aaa annenizi tanıyorum, asansörün biri bozuk çalışmıyor diğerini bekliyoruz” tarzı minik bir sohbet gelişti o arada. Sonra asansör geldi, eşim ve oğlum bindi. Ben binemeden diğer hanımefendi attı kendini asansöre ve bana dönüp “Siz diğer asansörü bekleyin” dedi. “ Kadın kendine gel, kocam ve oğlumla beraber kayınvalideme geldim, sen kendini attın içeri de ben neden diğer asansörü bekliyormuşum, çık şuradan” demedim:). “Aslında eşimle birlikte çıkabilsem iyi olacaktı, hem sizin maskeniz de yok.” dedim. Gülümsedim, o da indi sağ olsun da ben ailemle çıkabildim:). Bindiğim anda kahkahalarımı tutamadım yalnız. Apartman inlemiştir eminim. Aklıma geldikçe bütün gece de güldüm. İşin hoş(!) yönünü de sonradan fark ettim, ben sesimi çıkarmasam ne eşim ne oğlum bir şey demeyecekti galiba, beni bırakıp bir güzel gideceklerdi:). 

12 Aralık 2021

ARALIĞIN ON İKİSİ, 2021


 Şu sıralar hafta içi geç çıkıyorum işten. Cumartesi günleri ise erken. Bu yüzden her cumartesi annem ve ablamla görüşüyoruz bir şekilde. Bazen evde, bazen dışarıda. Dün, çiğ börek yemeğe gittik. Geçenlerde biz kocamla sakin, bizden başka kimsenin olmadığı bir yer bulmuştuk. Annemleri de oraya götürdüm. Yine bizden başka kimse yoktu, restoran sahibinin dediğine göre içeride sigara veya nargile içirmedikleri için genelde sakin oluyorlarmış. Annemi ve ablamı sigara rahatsız ediyor. Ben onlarla beraberken, ya bahçede - dışarıda  ya da evdeysek camı açık başka bir odada içiyorum. Bir de, sigara içen biri de olsam oturduğum mekanda yoğun duman varsa beni de rahatsız ediyor. O yüzden içeride sigara içilmeyen yerleri tercih ediyorum genelde. Neyse, mekanın yemekleri güzeldi. Anne ve kızları işletiyormuş, bu da hoşumuza gitti. Hesabı ödedikten sonra çıkarken kapı önünde uzun uzun sohbet ettik. Sık sık gitmeyi isteyeceğimiz bir yer bulduk galiba:). Fotoğraf da bizim tarihi köprümüzden. Hava bir kış akşamına göre çok ılıman ve sakindi. Fotoğraf çekilmeden olmazdı. Bu fırsatı kaçırmadık.

   Ablam kanser hastasıydı, buralarda çok bahsetmesem de eski yazılarımı okuyanlar ve ablamı da (asortik-krep) takip edenler biliyordur. Uzun bir süredir sadece üç aylık kontrollerine devam ediyordu, onlar da iyi geçiyordu ve yavaş yavaş kontrollerin arası uzayacak diye umutlanıyorduk. Her kontrol öncesi gerim gerim gerilip sonrasında mutlu oluyorduk. Son kontrolde doktor bir de MR isteyince kanserinin nüksettiği anlaşılmış oldu. Salıdan itibaren yine kemoterapi almaya başlayacak. Üzüldük tabi ki. Korkuyoruz. Her birimiz ayrı ayrı endişelenip bir diğerini üzmemek için endişelerimizi kendimize saklıyoruz. “Kuyruğu dik tutma” dediğim kendi kendimi oyalama, mutlu etme, yapabiliyorsam anneme ve ablama da destek olma dönemini başlattım yine. 

   Rahmetli babam matematik öğretmeniydi ve çok da dakik bir insandı. Her işini sistemli, sayılı, matematiksel yapar, hayatını da buna adapte ederdi. Annem işe gidecekse ya da bir yere yetişmek için belli bir zamanda evden çıkması gerekiyorsa ona sürekli “Hanım, saat on, hanım on beş dakikan kaldı” diye  hatırlatma yapardı. Geçenlerde annem bir şey için sabahtan bana uğramıştı. Bekirli bir saatte işe gitmek için evden çıkmam gerekiyordu. Kocamın aynı babam gibi bize saati hatırlattığını fark ettim:). “Burcu, yarım saatin kaldı, Burcu on dakikaya çıkman gerek” cümleleri içimi ısıttı ve geç kalmamı da engelledi:).

   Örgü ve Zaman Çarkı serisini okumaya ağırlık verip burayla çok ilgilenemedim son zamanlarda. Battaniyemin biri bitti biri kaldı, Zaman Çarkı’nın da on kitabını bitirdim son beş kitap kaldı. Artık daha sık uğramaya çalışacağım. Yine görüşmek üzere… 


6 Aralık 2021

ARALIĞIN ALTISI, 2021


 On beş yıl aradan sonra yeniden örgüye döndüğüm ve bir heves başladığım "çılgın" parçalı battaniyeyi en sonunda bitirdim. Parçaları beş - altı ayda ördüm ama onları birbirine dikip kullanıma hazır hale getirmem bir seneyi buldu. Gerçi bunda akşamdan akşama örebiliyor oluşumun ve bunu dikmeden ikinci bir battaniyeye başlamış olmamın etkisi büyük. Bu arada onu da yarıladım :O). Parçalar tamamen evdeki yünlere ya da görüp de beğendiğim renklere göre örüldüğünden battaniye "çılgın". Ben yaptım diye demiyorum ama güzel oldu bence, elime sağlık :O)