20 Ağustos 2025

SERİNLİĞİN GÜZELLİĞİ / AĞUSTOSUN YİRMİSİ - 2025

  Birkaç gecedir çalışma odasında kitap okurken üşüyüp camı kapatıyorum, nasıl hoşuma gidiyor, anlatamam. Temmuz ayında sıcaktan bıkmış, hatta nefret etmişken ağustostaki serinlik canıma can kattı. Kendimi yeniden insani şartlarda yaşıyor gibi hissediyorum. Temmuzda insanlıktan çıktığımı ve yaşam koşullarımın yeterince sağlanmadığını düşünüyordum. 

Salça zamanı geçti mi hala yapılıyor mu bilmiyorum ama kalın kırmızı etli salçalık biber de ucuzladı domatesle birlikte (kapya biber) ve ben her alışverişte en az bir kilo alıp közledim. Sırf şu biber ucuzladı diye de salça zamanının gelmesine çok sevindim. Direkt ocağın üstünde kullanabileceğim bir közlengecim var. İnternetten almıştım. Onu çok sık kullandık son zamanlarda. Biberlerle birlikte patlıcan da közledim ve evdekilere yağlı sirkeli normal salata yaptım. Ben ise o ham tadını daha çok sevdiğim ve zaten sirkeden de nefret ettiğim için közlenmiş haliyle yedim doğrudan. Bazen tuz bile eklemedim. İtiraf ediyorum, kendimi kaybetmiş olabilirim biber ve patlıcanla, her yapışımda bitirene kadar üç öğünse üç öğün üst üste yedim. Biberin her türlüsünü zaten çok severim, e közlenmiş patlıcanı da öyle. İkisi bir araya gelince hiç dayanamıyorum :O). 

  Şu an çalışma odasında açık pencerenin önünde oturuyorum ve rüzgar serin esiyor. Temmuzda esen rüzgar sıcaktı. Perde çok uçuşup sürekli ekranı örttüğünden onu da çektim kenara. Perde açık olunca sokaktan geçenleri ve girip çıkan komşuları da izliyorum ister istemez. Genelde sokaktan geçenler evden yana bakmadan geçip gidiyor. Komşular da öyle ama bazen boş bulunup bir göz atıyorlar, göz göze geliyoruz çünkü ben de dışarıda ses duyduğumdan dikkatim çekilip bakmış oluyorum. Onlar utanıyor göz göze gelince, dışarıdan içeriyi gözetliyormuş gibi oluyorlar çünkü, her ne kadar ben bunu yapmadıklarının farkında olsam da, onlar bildiğimi bilmiyorlardır. Neyse, ben de hiç mimik yapmıyorum. Çünkü geçenlerde kaynıma (kaynıma abi dediğim için bundan sonra direkt abi yazacağım) benzeyen bir komşuya abim geldi bize bakınıyor zannedip el salladım mutfaktayken, meğer alt komşu bahçeyi suluyormuş, komşu da onunla sohbet ediyormuş. Beni görüp görmediğini de bilmiyorum ama gördüyse kendi kendine sevinip el sallayan hiç de karşılık alamayan kişi olarak aptalca bir durum yarattığım için tekrar olmasını istemiyorum :O). Bu komşunun da simasının hiçbir şekilde abimle alakası yok ama vücut tipi, boyu ve yürüyüşü aynı onun gibi. O yüzden her gördüğümde bir seviniyorum abim geldi diye, sonra anlıyorum ki komşuymuş. Komşunun adı Hasan diyelim ki, abiminki de Orhan. Evde komşudan bahsetmem gerektiğinde (aynı zamanda yönetici) Orhan Hasan komşu diyorum. Kocamla oğlum direkt kimden bahsettiğimi anlıyor artık kim ki bu Orhan Hasan demiyorlar :O). 

   Yine görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: