Kafamın içinde sürekli yazımı yazıp durdum ama nedense blogu açıp da buraya yazmak içimden gelmedi. Ben de zorlamadım. Aklıma geldiği gibi kısa kısa notlar halinde yazacağım.
Atahan'ın askerlik tecili bitmişti artık. Şu sıralar bedelli işlerini halletmeye çalışıyor. Önümüzdeki sene bir ara askere gidecek. Bedelliyi halledebilirse bedelli, olmazsa normal. Hayırlısı diyelim.
Geçenlerde taksiye binmiştik kocamla. Şoför de konuşkandı oldukça, sohbet ettiler eşimle. Şoför, 35 yaşında olduğunu söyledi, çoluk çocuğundan bahsetti. Kocam da 54 yaşındayım, oğlum taksiye bindiğimiz avmde restoranda çalışıyor diye anlattı. Neyse, eve geldik, biz inerken şoför kocama "iyi akşamlar amca" dedi. Kulağıma çok garip geldi. Çok yadırgadım. Bence benim kocam daha "amca" olacak yaşta değil ama bilemedim. Bakalım ben ilk "teyze"mi ne zaman duyacağım :O).
Arada bahsediyorum, bizim evin tam karşısında bir çocuk parkı var. Yazın zaten gece yarılarına kadar dolu, bu normal, tamam da, kışın bu soğuk günlerinde, gece dokuza, ona kadar çocukların parkta oynamasını anlamıyorum. Kör karanlıkta, buz gibi gecede. Yarın okul varken. Yataklarında olmaları gereken saatte parkta ne işleri var? Bu, oynasınlar, enerjilerini atsınlar durumu değil. Hep de aynı bir iki çocuk, seslerinden tanıyorum. Bence anneleri evde olmasınlar, uğraşmayım, sokakta ne halleri varsa görsünler diyerek parka gönderiyor. Üzülüyorum o çocuklara.
Ne zamandır örgümü pek elime almıyordum. Ayarladığım kısım bitmişti. Kalan ipleri değerlendirmeye çalıştığım için tekrar bir düzenleyip elimdeki iplere bakmam gerekiyordu ama elim değmemişti bir türlü. Geçenlerde döktüm hepsini ortaya, ne var ne yok görmüş oldum. Kalınlıklarına göre ayırdım. İnce iki katla ördüğüm battaniye için renk ayarladım. Bir sürü de, daha önceki projelerim için sarmış olduğum kalın yumaklarım olduğunu gördüm. Onlarla örmek için de başka bir parçalı proje düşündüm. Önceden iki kat olacak şekilde sardığım birkaç yumağı ayırayım dedim. Biraz kendim yaptım, biraz evde kimi bulursam yardıma zorladım. Kocam, Atahan, gelin namzetimiz "yün" ya da "ip" dediğim anda kaçmaya başladılar. Sağ olsun, bir tek 82 yaşındaki kayınvalidem şikayet etmeden sardı. Hatta ben yemek yaparken tek başına da devam etti. Bütün yünler ortadayken gelin namzetimiz "Bana da örsen battaniye ben de isterim yani neden istemeyim" tarzı bir cümle kurunca bütün projelerimi bıraktım bir kenara, hemen renk beğendik, yeni ip aldım, annemden şiş aldım. Kargonun gelmesini bekliyorum, ipler geldiği gibi pembe, beyaz, gri tonlarındaki batik iple gelin namzetimize battaniye örmeye başlayacağım :O). Projelerimin ve yeni battaniyemin, ayrıca yün sepetlerimin de fotoğraflarını ekleyeceğim bir ara buraya da.
Yine görüşmek üzere.





