30 Ağustos 2014
LXIX - ARDINDA BIRAKTIĞIN KADIN - JOJO MOYES
Kitap, temmuz 2014'te basılmış. Tesadüfen ben de hemen alıp okumuş oldum. Moyes'i okudukça sevdim. Bu kitabını daha da çok sevdim. Bundan sonra düşünmeksizin tüm kitaplarını alabilecek durumdayım. A.B.Kadın'da her şey fazlasıyla mutlu bitti. Beni bu tatmin etmedi bir tek. Hayat böyle değil çünkü :O). Birinci dünya savaşında geçen bir öykü, günümüzle kesişiyor. Özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı dönemlerine özel ilgim olduğunu düşünürsek kitap daha da çok sardı beni. Mutlaka okuyun. Tavsiyemdir...
26 Ağustos 2014
LXVII
Olasılıksız- Adam Fawer: Eski bir kitap biliyorum. 2005'te basılmış. Ben 2009'da alıp okumuştum. Ama güzel bir kitap. Geçen gün okuyalı çok olduğu için olay örgüsünü unuttuğumu fark edince tekrar okudum ve yine beğendim. Bilim kurgunun güzel bir örneği. Şimdiye kadar okumayanlar mutlaka okusun. Tavsiyemdir.
Sevgilimden Son Mektup -Jojo Moyes: 2013 basımı. Ben yeni aldım ve az önce bitirdim. Kurgu ve son klasik olsa da beğendim. Okuması tatlıydı. Çok şiddetle tavsiye etmiyorum ama okumaya değer diyorum :O).
16 Ağustos 2014
LXIV-
Bir günde bitti. Ama güzeldi. Seviyordum ben zaten, blogunu da okuyordum. Kitap da beni hayal kırıklığına uğratmadı, siz de okuyun!
LXII
Yakut Kırmızı - Safir Mavi- Zümrüt Yeşil - Kerstin Gier: Geçen sene basılan bu seri, sık sık karşıma çıktığı halde, özellikle adlarından ve kapaklarından ötürü fazlasıyla sabun köpüğü gibi görünmüştü gözüme ve almayı bile düşünmemiştim.
Yanılmışım.
Okuyan ve bana ödünç veren bir arkadaşım sayesinde, dünden bugüne üçünü de arka arkaya okudum ve rahatladım çünkü bir an önce bitirmem gerekiyordu hem çok eğlendim hem de sonunu merak ettim, :O).
Siz de benim gibi düşünmeyin hele de fantastik kitapları seviyorsanız mutlaka okuyun:O).
9 Ağustos 2014
LIX - Aynı Yıldızın Altında
Festivalde alıp okuduğum bir kitap olduğundan bundan sonra ne zaman görsem bana sergiyi, güzel ve bazen de nahoş anılarımı hatırlatacak :O). Bunun dışında kitaba gelirsek ben beğendim. Muhteşem değil, Mutlaka alınıp okunulması gerektiğini de düşünmüyorum ama sağda solda denk gelinirse okunabilirliği yüksek. Filmi de çekilmiş galiba.Kitap basılalı bir sene olmuş zaten. Bu tarz kitapları bire bir takip etmiyorum. Fırsat bulduğumda, arkadaşımda varsa, elime bir şekilde geçtiğinde okuyorum. Siz de öyle yapın:O).
19 Temmuz 2014
LXII
Başucumda Müzik - Kürşat Başar: Kürşat Başar'ı seneler önce okumuştum. Ne sevmiştim ne sevmemiştim, başka kitabını da almamıştım. Fethiye'de ablam bana son kitabını alınca tekrar okumuş oldum. Kitabı sevdim. Anlatım değişikti. İlk başladığımda devam etmedim bir süre ama sonra da bir günde bitirdim. K.Başar için hala ortada fikirlerim. Hakkında kesin karar vermek için daha fazla kitabını okumam lazım. Daha önce okuduğum kitabı bende mesela, onu tekrar okumalıyım...
Leyle'nın Evi - Zülfü Livaneli - En son Serenad'ı okumuştum Livaneli'den ve çok beğenmiştim. Onun üzerine Leyla'nın Evi basit geldi bana. Keyifle okunuyor kitap o yönden bir sıkıntı yok ama sadece Livaneli'nin ustalığının yanında çok acemice kaldı bence. Bir de yüklemlerde zaman birliği yok anlatımda. Livaneli neden böyle yazmayı tercih etti bilmiyorum, hareket katmak için olabilir belki ama bu tarz uyumsuzluklar yoruyor beni okurken. Leyla'nın Evi, yeni yazmaya başlayan bir yazardan olsa güzel derdim ama Livaneli'den olduğu için vasat diyorum...
İlkbahar Rüyası - Krıstın Hannah - K.Hannah'dan okuduğum ilk iki kitap , - Ateşböceği Yolu ve Kış Bahçesi- çarpmıştı beni resmen. Ondan sonra tüm kitaplarını takip etmeye başladım. Ama gittikçe daha ticari, daha sıradan yazıyor sanki. Son kitaplarını ve özellikle İlkbahar Rüyası'nı beğenmedim. Kitap o kadar bildik ki, daha başından gelişme ve sonuç bölümlerini tahmin ettim, belki yanılırım dedim ama yanılmadım da. Eski Türk filmleri kıvamında vıcık vıcık bir öykü gibi geldi bana. K.Hannah'ı alışkanlıktan alıp okuyorum artık sadece. İlkbahar Rüyası'nı okumazsanız da bir şey kaybetmezsiniz...
Yukarıda gördükleriniz son zamanlarda okuduğum üç kitap. Kendime doğum günü hediyesi olarak da bunları aldım:
Bu seriyi seviyorum. Üç kitabı vardı bende. İdefix'ten diğer beşini tamamladım. Romantik - fantastik bir seri. Dünyayı kurtarıyorlar her fantastik eserde olduğu gibi ama abartılı değil. Yarı peri yarı insan üç kız kardeş üzerinden gidiyor hikaye. Benim hoşuma gitti. Bir yerlerde bulursanız fantastik eserleri de seviyorsanız bir göz atın derim :O).
29 Haziran 2014
LXII - SERENAD
Livaneli, sevdiğim bir sanatçıdır ama nedense daha önce hiç okumamıştım kendisini. Hata yapmışım. Seranad'ı bir günde bitirdim. Bayıldım. Bence mutlaka okumalısınız. Sadece anlatımın akıcılığı değildi hoşuma giden, karakterlerin öyküleriyle birlikte gerçek tarihi olaylar hakkında da bilgilendirmesiydi. Bir arkeolog ve tarih öğretmeni, onun da ötesinde tarih sever ve İkinci Dünya Savaşı'na özel ilgi duyan biri olarak Struma'yı hiç bilmiyordum mesela. Bu benim bir eksiğimdi ve kitap sayesinde öğrenmiş oldum. Kitabı arkadaşımdan ödünç almıştım ama kendim için de alacağım bir tane mutlaka. Bir de Livaneli'nin diğer kitaplarını edineceğim. Bundan sonra çıkacak kitaplarını da takip edeceğim.
Serenad'ı okuyalı çok olmuştu ama bloga eklemeyi atlamışım. O kadar emindim ki buraya koyduğumdan üç kere aradım tüm sayfalarda ama yokmuş...
Serenad'ı okuyalı çok olmuştu ama bloga eklemeyi atlamışım. O kadar emindim ki buraya koyduğumdan üç kere aradım tüm sayfalarda ama yokmuş...
17 Mayıs 2014
LIV SAHİLDE KAFKA
Az önce bitti. Fantastik bir kitaptı. Sevdim de diyemiyorum, sevmedim de. Bana ne kattı dersem verebileceğim bir yanıt yok. Okuduğuma da pişman değilim. Çok çok tavsiye etmiyorum ama okumak isteyenlere asla da demem. Japon edebiyatından bir örnek uzun zamandır okumamıştım. O yüzden iyi oldu. Aslında başka Murakami kitapları okumak istiyorum. Yazarın genel tarzını daha iyi çözümleyebilirsem sanki Sahilde Kafka'yı daha başka değerlendirebilecekmişim geldi. İleride Murakami karşıma çıkarsa uzak durmam...
24 Mart 2014
XLIV AYŞE KULİN
VEDA + UMUT+ HAYAT +HÜZÜN: Geçen hafta bu dörtlüyü okudum. Birini bitirdim, birine başladım. Hayal'dan sonra iyi geldi üzerine bir de bunları okumak. Veda mesela 2007'de basılmış. Çok olmuş ben okuyalı. Bir ara dizisi başlamıştı ama galiba tutmadı. Ayşe Kulin, Veda'da Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayıp Hüzün'le 1983'e kadar ailesini, hayatını, anılarını anlatmış. '83'ten sonrasını da anlatmasını istiyorum. Biyografi ve anı okumayı seviyorum. Hele sevdiğim bir yazardan okuyunca daha da çok seviyorum. Sizlere de tavsiyemdir, okuyun. İlk çıktığı dönemlerde alıp okuduysanız, üzerinden çok zaman geçti, bir daha okuyun :O).
14 Mart 2014
(XXXX) XL - HAYAL - AYŞE KULİN
Çok sevdiğim yazarların yeni kitaplarını kaçırdığım dönemler oluyor bazen. Aylar sonra haberim oluyor o kitabın çıktığından. Bu kitapla ilgili yazarken fark ettim ki, o zamanlarda ben içime kapanık oluyorum, dünyadan elimi eteğimi çekiyorum.
Neyse ki, şu an öyle bir dönemde değilim :O). Kitap yayınlanalı çok olmamış. Dün başladım, bu sabah bitirdim ve üzerinden çok geçmeden sizlerle paylaşmak istedim.
Hayal, bir kurgu kitap değil. Kulin'in yazarlık sürecine bir bakış. Otobiyografik kitapları ve Kulin'i sevdiğimden zevkle okudum ben. Kulin'in ilk tanınmasının ellili yaşlarındayken olduğunu öğrendim mesela. Aslında geç bir yaş, ben hep ezelden beridir bilinen biri gibi düşünmüştüm. Yayınlatana kadar kitaplarını kaç kereler geri çevrildiğini gördüm. Nedense ya da belki de, ben okuduğumda ünlü olmaya başlamış olduğundan çetin bir süreç yaşamış gibi değil de kitapları hep böyle havada karada kapılan biri olduğunu zannetmiştim daha önce.
Sonuçta, rahat okunan ve değerli bilgiler içeren bir kitap benim açımdan. Tavsiyemdir.
XXXIX - KÜÇÜK BİR KIŞ MASALI - MAEVE BİNCHY
Binchy en sevdiğim yazarlardan biridir. Dönem dönem eski kitaplarını tekrar okurum. Her seferinde bana "yeniden başlama" gücü verir. İçimdeki umudu tazeler.
Bu kitabında da bir otel ve müşterileri üzerinden insan ilişkilerinin naifliğini anlatmış. Var olmayan o otelde gidip kalasım geldi okuduktan sonra. Yağmur altında, vahşi doğada uzun yürüyüşler çekti canım.
Bitirdiğimde, Binchy'nin, bir kitapta çeşitli kişilerin birer portresini çizdiği kitaplarındansa, bir kaç belli başlı karakterin yaşadıklarını anlattığı kitaplarını daha çok sevdiğimi fark ettim.
Yine de bu kitabını da beğendim. Tavsiyemdir.
24 Ocak 2014
XXXII - İNCE MEMED 1
İnce Memed 1, Yaşar Kemal'in ilk romanı. 1955'te yazmış. Ben, 1996'da, 16 yaşındayken arkadaşımdan ödünç alıp serinin dört kitabını da okumuştum. Yıllarca hep, kitapları satın alıp hem kütüphanemde saklamayı hem de tekrar okumayı istedim. Ama ne zaman kitap baksam henüz okumadığım - yeni çıkan kitaplar cezbetti beni. En sonunda, 33 yaşındayken, kitap fuarından almak nasip oldu. Alınca da hemen okumadım, bir süre beklettim. Aklım aldığım diğer kitaplarda kalmasın istedim. 17 sene sonra tekrar okuduğumda dört kitabı birden almadığıma pişman oldum. Tadı damağımda kaldı. Daha önce sadece İnce Memed'e odaklanmışken , bu sefer diğer karakterler de yüreğimde yer etti. Sistemi de sorguladım, romanın geçtiği zamanı da.
Tavsiyemdir, İnce Memed'i okuyun. Yaşar Kemal'i okuyun.
Tavsiyemdir, İnce Memed'i okuyun. Yaşar Kemal'i okuyun.
14 Kasım 2013
XXVIII - ATEŞBÖCEĞİNİN ŞARKISI VE KIZ KARDEŞLER ARASINDA
İkisini de fuardan almıştım. Üst üste okudum bitirdim. K. Hannah'ın diğer kitaplarına benzer, aynı tatta kitaplar. Ateşböceğinin Şarkısı, Ateşböceği Yolu'nun devamı zaten. K. Hannah seviyorsanız bunları da okumalısınız.
Tavsiyemdir.
7 Kasım 2013
14 Ekim 2013
XVI - ÇIKMAZ SOKAĞIN SIRRI
En favori yazarımın en son ve en yeni kitabı. Mutlaka okuyun. Kadın güzel yazıyor. Espri anlayışı bire bir uyuyor bana. Pek göze çarpmıyor bence normalde. Ya da bu türdeki diğer kitaplar arasında kaybolup gidiyor.
Tavsiyemdir...
Tavsiyemdir...
XV - EMMA
Austen bir klasik. Klasik okumayı sevmeme ve çoğunu okumuş olmama rağmen Austen'i ilk defa okuyor olmam ilginç. Austen 18. y.y.ın sonunda doğmuş. Kitapları o dönemde yaşayan asilzadelerin günlük yaşamları hakkında. Bu günlük hayat baştan sıkıcı gelse de tuhaf bir biçimde sonradan o karakterlerle yakınlık kurup, akıbetlerini merak etmeye başlıyor insan. İlk baştaki sarmayan bölümü sabırla okuyup geçebilecek kitapseverlere tavsiyemdir.
XIV- BİR GÜN
Uzun zamandır okuma listemde yer alıyordu ve uzun zamandır her kitapçıya gittiğimde elime alıp inceleyip geri bırakıyordum. Kütüphanede görünce hiç kaçırmadım. Filme de çekilmiş. Ama filmini izlemedim henüz. Uygun bir zamanda göz atmayı düşünüyorum. Normalde kitabını okuduğum hikayelerin filmlerini beğenmiyorum ama nedense bu sefer tam tersi olacakmış gibi bir his var içimde, biraz da bunun doğru olup olmadığını anlamak için izleyeceğim. Kitaba gelirsek nötr diyebilirim. Okumaya değerdi ama süper değildi. Belki de uzun zaman bakıp da almadığım için beklentim yüksekti, bu da olabileceğinden kitabı kötülemek istemiyorum. Mutlaka okuyun diyemem ama denk gelirseniz bir yerlerde alın okuyun derim :O).
28 Eylül 2013
XIII - DOSTLUK EKMEĞİ
Dostluk Ekmeği'ni okuyalı çok olmuştu ama yazmak için ekmeğimin pişmesini beklemek istedim. Tarif ayrıntılı bir şekilde kitabın arkasında yazıyor. Kitabı okuyunca az çok fikir sahibi de olunuyor nasıl pişirilmesi gerektiği hakkında. Ekmek değil de daha çok kek diyebiliriz aslında. Şu an bunu yazarken dayanamadım ikinci dilimi kestim kendime. Böyle de muhteşem bir tat. Kitabı okuyanlar bilirler, bu dostluk ekmeğininin hamurunu on gün mayalıyoruz. İşte bir on beş gün önce kitabı bitirdiğim gün maya-un- su gibi basit malzemelerle ekmeği mayaladım ben.
Sekiz gün boyunca günde bir kere karıştırdım sadece, altıncı gün biraz daha un ve süt gibi iki üç malzeme eklemiştim. Artık pişirmeye hazır olduğu onuncu gün hamura eklemem gereken birkaç elzem malzemenin eksik olduğunu görünce ertesi gün marketten malzemeleri tamamlayıp pişirmek üzere buzdolabına koydum ama markete uğrayıp almam bugünü buldu.
Sonuçta hamur gerektiğinden fazla beklemişti dolapta, ilk defa yaptığım bir tarifti, dolapta bulduğum ekstra bir şeylerden daha katıp tamamen deneysel bir girişimde bulunmuştum ve ekmeği / keki çöpe de atmam gerekebileceği gerçeğini göze almıştım ama sonuç muhteşem. Kitabı okuyun güzel ama kitabı okumasanız da tarifi internetten bulun ve ekmeği pişirin.
Aslında hamuru dörde bölüp bir parçasını bizim pişirmemiz diğer üçünü paylaşmamız gerekiyor. Adı bu yüzden dostluk ekmeği. Ben üçe böldüm, deneme amaçlı birini pişirdim. Diğer ikisi dolapta duruyor. Malzemem yine bitti :O). Tamamladığımda bir parçasını daha pişirip annemlere vereceğim ya da kalırsa - ki kalacağını sanmıyorum- bir kısmını işe götüreceğim.
Tavsiyemdir kitabı da okuyun ama ekmeği / keki ne olursa olsun mutlaka pişirin.
Dostluk Ekmeği'ni okuyalı çok olmuştu ama yazmak için ekmeğimin pişmesini beklemek istedim. Tarif ayrıntılı bir şekilde kitabın arkasında yazıyor. Kitabı okuyunca az çok fikir sahibi de olunuyor nasıl pişirilmesi gerektiği hakkında. Ekmek değil de daha çok kek diyebiliriz aslında. Şu an bunu yazarken dayanamadım ikinci dilimi kestim kendime. Böyle de muhteşem bir tat. Kitabı okuyanlar bilirler, bu dostluk ekmeğininin hamurunu on gün mayalıyoruz. İşte bir on beş gün önce kitabı bitirdiğim gün maya-un- su gibi basit malzemelerle ekmeği mayaladım ben.
Sekiz gün boyunca günde bir kere karıştırdım sadece, altıncı gün biraz daha un ve süt gibi iki üç malzeme eklemiştim. Artık pişirmeye hazır olduğu onuncu gün hamura eklemem gereken birkaç elzem malzemenin eksik olduğunu görünce ertesi gün marketten malzemeleri tamamlayıp pişirmek üzere buzdolabına koydum ama markete uğrayıp almam bugünü buldu.
Sonuçta hamur gerektiğinden fazla beklemişti dolapta, ilk defa yaptığım bir tarifti, dolapta bulduğum ekstra bir şeylerden daha katıp tamamen deneysel bir girişimde bulunmuştum ve ekmeği / keki çöpe de atmam gerekebileceği gerçeğini göze almıştım ama sonuç muhteşem. Kitabı okuyun güzel ama kitabı okumasanız da tarifi internetten bulun ve ekmeği pişirin.
Aslında hamuru dörde bölüp bir parçasını bizim pişirmemiz diğer üçünü paylaşmamız gerekiyor. Adı bu yüzden dostluk ekmeği. Ben üçe böldüm, deneme amaçlı birini pişirdim. Diğer ikisi dolapta duruyor. Malzemem yine bitti :O). Tamamladığımda bir parçasını daha pişirip annemlere vereceğim ya da kalırsa - ki kalacağını sanmıyorum- bir kısmını işe götüreceğim.
Tavsiyemdir kitabı da okuyun ama ekmeği / keki ne olursa olsun mutlaka pişirin.
Sekiz gün boyunca günde bir kere karıştırdım sadece, altıncı gün biraz daha un ve süt gibi iki üç malzeme eklemiştim. Artık pişirmeye hazır olduğu onuncu gün hamura eklemem gereken birkaç elzem malzemenin eksik olduğunu görünce ertesi gün marketten malzemeleri tamamlayıp pişirmek üzere buzdolabına koydum ama markete uğrayıp almam bugünü buldu.
Sonuçta hamur gerektiğinden fazla beklemişti dolapta, ilk defa yaptığım bir tarifti, dolapta bulduğum ekstra bir şeylerden daha katıp tamamen deneysel bir girişimde bulunmuştum ve ekmeği / keki çöpe de atmam gerekebileceği gerçeğini göze almıştım ama sonuç muhteşem. Kitabı okuyun güzel ama kitabı okumasanız da tarifi internetten bulun ve ekmeği pişirin.
Aslında hamuru dörde bölüp bir parçasını bizim pişirmemiz diğer üçünü paylaşmamız gerekiyor. Adı bu yüzden dostluk ekmeği. Ben üçe böldüm, deneme amaçlı birini pişirdim. Diğer ikisi dolapta duruyor. Malzemem yine bitti :O). Tamamladığımda bir parçasını daha pişirip annemlere vereceğim ya da kalırsa - ki kalacağını sanmıyorum- bir kısmını işe götüreceğim.
Tavsiyemdir kitabı da okuyun ama ekmeği / keki ne olursa olsun mutlaka pişirin.
XII - İSTANBUL HATIRASI
Ahmet Ümit'in eski bir kitabı ama çok çok da eski değil. 2010'da basılmış. Aldığımda hemen okuyup bir kenara kaldırmıştım. Geçen gün kitaplığımda görünce yine okumak istedim. Ya sadece bir kere okuduğumdan ya da ben okuyalı çok zaman olduğundan bir çok ayrıntıyı unutmuşum. Sonunu bilsem de okumak hoşuma gitti. Bir de kitabı aldıktan sonra bol bol İstanbul turu yaptığımdan, Ayasofya'ya, Yerebatan'a, Topkapı'ya geçen bahar gittiğimden yazar anlattıkça gözümde canlandırmam zor olmadı. Bu seferki okuma daha zevkliydi. Aynı yerleri yine gezesim geldi.
Tavsiyemdir.
Tavsiyemdir.
23 Eylül 2013
X- ERGUVAN KAPISI
Oya Baydar ilk defa okuduğum bir yazar. Üslubunu çok sevdim. Erguvan Kapısı'nı bir solukta okudum. Yazarın anlatımı çok akıcıydı.
Son zamanlarda okuyacak kitabım kalmamıştı elimde, yeğenimden (teşekkürler Çağıl :o)) cuma akşamı ödünç aldım, bu akşam da bitirdim. Bu sabah işe giderken ayrılmak istemedim kitaptan, okuyamayacağımı bildiğim halde yanıma aldım.
Kitap bir Bizantolog ile başlayınca daha ilk cümlelerden ısınmıştım zaten.
İnternetteki yorumlardan öğrendiğim kadarıyla Erguvan Kapısı, Sıcak Külleri Kaldı'nın devamı gibiymiş. Ama onu değil de Elveda Alyoşa'yı okumak istiyorum ben mesela sonrasında.
Tavsiyemdir...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)