19 Ekim 2015
26 Ocak 2015
Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho: Bu gece bitirdiğim bir P.Coelho kitabı. Coelho'yu genelde Simyacı ile özdeşleştiriyoruz ama çok sayıda kitabı var aslında. Çoğunu okumadım ama okuduğum kadarıyla sevdiğim bir yazar olduğundan eksikleri tamamlamayı düşünüyorum. Veronika'ya gelirsek, hem sevdim hem beğendim kitabı. Rahatlıkla okudum ama bir yandan da derin derin düşündüm. İlginç de bir kitaptı. Okuyun, tavsiyemdir...
10 Ocak 2015
Okuduğum, blogta paylaşılmayı bekleyen kitapların resmi geçidi :O).
Umut Mevsimi - Darien Gee: Kitapta yer alan karakterler bakımından Dostluk Ekmeği'nin devamı gibi olan ama konu açısından ayrı olan bir kitap. Sevdim ben. Dostluk Ekmeği'nden daha fazla sevdim. Okuyun :O).
Öksüzler Treni - Christina Baker Kline: Öksüzler Treni, Amerika'da 20. yy başlarında uygulanan bir öksüz- yetim çocuk yuvalandırma yöntemiymiş. Trene bindirilen çocuklar her kasabada duruyor ve kendilerini almak isteyen aile çıkarsa hemen veriliyormuş. Genelde takip yapılamadığı için çocukların şanslarına karşılarına iyi aileler de, dayak veya açlık da çıkabiliyormuş. Bu tarihi olaydan yola çıkan yazar güzel bir öykü kurgulamış. Ben sevdim. Tavsiyemdir:O).
BU ROMAN O KIZ OKUSUN DİYE YAZILDI - ENVER AYSEVER: E.Aysever, düzenli takip ettiğim biri değil. Hatta kitabını alınca aslında program da yaptığını öğrendim. Kitabı fuarda almıştım. Alırken de ilk cümlesine vurulmuştum " İstanbul'a yağmur yağıyordu. Bir aşk romanı girişi için uygun cümle kuruldu." diye başlıyordu. Sonra bir süre elimden bıraktım çünkü tıkandı, gitmedi. Çok durağan geldi bana. Belki kafamın dolu olduğu bir dönemde başlamıştım, onun da etkisi olabilir. Bilemiyorum. Ama ancak hastanede bitirebildim. Genel olarak konuyu sevdim mi, sevdim. Kitabı da sevdim. Ama romandan aldığım tat bir dirhem bal için bir çuval keçiboynuzu çiğnemek gibiydi. Kitabın geneliyle kıyasladığımda yetersiz geldi. Okumayın da demiyorum ama çok yüksek beklentiler içine girmeyin.
Dört günlük tatilde okuduğum iki kitap:İkisini de beğendim. D.Macomber'in Bir Yumak Mutluluk'la başlayan serisini sevmiştim. Melekler Korusun'u itici gelmişti bana, beğenmeyince Gül Ağacı Sokağı ve Deniz Feneri Yolu'ndan uzak durmuştum uzunca bir süre. Fuarda oldukça indirimli bulunca aldım ve dün bitirdim. Beğendim ikisini de. Tavsiyemdir.
KARDEŞİMİN HİKAYESİ - ZÜLFÜ LİVANELİ: Bu kitabı sevdim. İlginç bir sonu vardı. Girişi de ilginç gelmişti zaten. Livaneli'den beklemediğim bir tarzdı. Ama güzel yazmış. Tavsiyemdir...
İpek Ongun'un yeri bende farklıdır. İlk Ongun kitabımı annemle beraber, on üç yaşındayken almıştık. O zaman bu serinin daha seri olacağı belli değildi. İlk ve tek kitaptı benim aldığım. Kitabın kahramanı Serra on altı yaşındaydı. Yazmayı ve kitap okumayı seviyordu benim gibi. Kitap çok hoşuma gitmişti. Seneler geçtikçe serinin diğer kitapları çıktı. Ben hepsini almaya devam ettim. Bugün de fuardan son kitabını aldım. Serra artık kırklı yaşlarında, kızı var on dört yaşında ve ben de otuz dört yaşındayım, oğlum var on üç yaşında. İki saat içinde oturdum bitirdim kitabı. Ve aslında her bir seride kendi okuduğum dönemi düşündüm. Atahan'a daha hamileyken bir fuarda Ongun'un imza gününe denk gelmiştim ve karnımı görünce"Bebek ..........ye" diye imzalamıştı kitabı mesela. Sonuçta mutlaka okuyun demiyorum ama özellikle genç kız adaylarına mutlaka okutun :O). Çok beğeneceklerini tahmin ediyorum. İlk kitap Bir Genç Kızın Gizli Defteri adını taşıyor. Onlara aldığınızda siz de bir göz atın. Belki de gençlik günlerinize döneceksiniz... Tavsiyemdir...
Elif Şafak'la ilişkimiz Mahrem'le başladı ilk 2004'te. O zaman bu kadar popüler değildi sanki E.Şafak. Mahrem'den sonra Baba ve Piç'i okudum. Onu da çok beğendim. Siyah Süt okuduğum üçüncü kitabıydı ve yanlış hatırlamıyorsam asıl popülerliğini bu kitapla yakaladı ama benim çok zor bitirdiğim ve hiç sevmediğim kitaplarındandı. Ondan sonra daha bir temkinli okudum. Yeni çıkan kitaplarını almak için acele etmedim. Pinhan ve Aşk da okuduğum ama beğenmediğim kitaplarından oldu. Ustam ve Ben ise belki de tarihsel içeriğinden de ötürü bitirdiğim anda Mahrem'in de Baba ve Piç'in de önüne geçti. Sonuçta tüm kitaplarını okumadım ama fırsat buldukça okumayı düşünüyorum. E.Şafak'ı hiç okumamış olanlara mutlaka tavsiye ediyorum. Özellikle yukarıda bahsettiğim üç kitabı tüm kitap severler tarafından okunmalı.
YİRMİLER KIZI - SOPHİE KİNSELLA: S. Kinsella'yı seviyorum. Çok keyifle okunan ve su gibi akıp giden kitaplar yazıyor. Bende sadece üç kitabı var ama aslında çok kitap yazmış. Diğerlerini de fırsat buldukça alıp okuyacağım. Tavsiyemdir...
3 Ocak 2015
Okuduğum kitapları feyste de paylaşıyorum. Bir çok kişiye referans oluyor. Bazen emin olamadığım kitapları ben de yorumlara bakarak almaya karar verdiğimden kritiklerimin işe yaradığını düşünüyorum. Uzun zamandır kitapları bekletiyordum bloga da koyabilmek için. Yaklaşık on kitap bitirdikten sonra ancak dördünü koyabildim ama devamı gelecek:O).
Kitap Hırsızı- Markus Zusak: Kitap fuarından aldığım kitaplardan biriydi Kitap Hırsızı. Filme de çevrildiğini kitabı bitirdikten sonra öğrendim. Aslında Türkçe'ye ilk çevrimi 2005 yılında. Çok ön plana çıkmamış / çıkarılmamış. Filmin rüzgarıyla tekrar basılmış ve biraz daha tanıtımı yapılmış ve bence iyi de olmuş çünkü kitabı çok beğendim ben. Konusunu beğendim. Anlatım tarzını, orijinalliğini, naifliğini beğendim. Kitabı almaya karar vermemde arka kapağında 2. Dünya Savaşı döneminde geçtiğini okumam etkili oldu. O dönemin kitaplarına özel bir ilgim var. İlk bölümlerde aslında tam hikayenin içine giremedim ve pişman oldum aldığıma ama daha sonra sevdim kitabı. Anlatımı sade ama kelimelerin içeriği çok ağır, demişler bir blogta kitap için, buna kesinlikle katılıyorum. Kitabı okuyun. Ya da filmini izleyin. Ama, mutlaka bir şekilde bu hikayenin içinde yer alın. Tavsiyemdir.
Handan, Ayşe Kulin'in son kitabı. Ayşe Kulin'i seviyorum ben. Handan'ı da sevdim. Romanın son kısımlarının tamamen Gezi'yi anlatmasını ise daha da çok sevdim, Berkin'in adının geçmesi yüreğimi sızlattı. Berkin, çocuğum, seni hiç unutmamıştım ki zaten. Yorumlara baktım biraz. Kitabı seven de var sevmeyen de. Sığ bulanlar olmuş. Ben aynı fikirde değilim. Her kitabın illa hayatımıza büyük anlamlar katması gerekmediğini düşünüyorum ben. Az veya çok beni düşünmeye sevk ediyorsa, bana bir şeyler katıyorsa benim için yeterli. Hem edebiyatın edebiyat olduğuna kim karar veriyor? Bir kitabın büyük eser olması için illa çok ağdalı cümlelerle, kelime oyunlarıyla mı yazılması gerekiyor? Ya da bazıları tarafından edebi eser kabul edilmediği için çöpe atılmalı, yakılmalı mı bu kitap? Ya da Kulin severler değersiz okuyucu mu oluyor? Mesela eminim ki kitabı okuyanlar Halide Edip'i ve onun Handan'ını merak edeceklerdir. Alıp okuyanlar olacaktır. Bu da bir fayda değil midir?
Aslında Handan, Gizli Anların Yolcusu kitabının bir karakteri. Kulin, o kitabının her bir kahramanının hayatını ve kişiliğini ayrı bir romana dönüştürmeye devam etmiş. Ayşe Kulin'i seviyorsanız mutlaka okuyun. Sevmiyorsanız da Gezi ruhunu tekrar bir yaşamak için okuyun...
30 Ağustos 2014
LXIX - ARDINDA BIRAKTIĞIN KADIN - JOJO MOYES
Kitap, temmuz 2014'te basılmış. Tesadüfen ben de hemen alıp okumuş oldum. Moyes'i okudukça sevdim. Bu kitabını daha da çok sevdim. Bundan sonra düşünmeksizin tüm kitaplarını alabilecek durumdayım. A.B.Kadın'da her şey fazlasıyla mutlu bitti. Beni bu tatmin etmedi bir tek. Hayat böyle değil çünkü :O). Birinci dünya savaşında geçen bir öykü, günümüzle kesişiyor. Özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı dönemlerine özel ilgim olduğunu düşünürsek kitap daha da çok sardı beni. Mutlaka okuyun. Tavsiyemdir...
26 Ağustos 2014
LXVII
Olasılıksız- Adam Fawer: Eski bir kitap biliyorum. 2005'te basılmış. Ben 2009'da alıp okumuştum. Ama güzel bir kitap. Geçen gün okuyalı çok olduğu için olay örgüsünü unuttuğumu fark edince tekrar okudum ve yine beğendim. Bilim kurgunun güzel bir örneği. Şimdiye kadar okumayanlar mutlaka okusun. Tavsiyemdir.
Sevgilimden Son Mektup -Jojo Moyes: 2013 basımı. Ben yeni aldım ve az önce bitirdim. Kurgu ve son klasik olsa da beğendim. Okuması tatlıydı. Çok şiddetle tavsiye etmiyorum ama okumaya değer diyorum :O).
16 Ağustos 2014
LXIV-
Bir günde bitti. Ama güzeldi. Seviyordum ben zaten, blogunu da okuyordum. Kitap da beni hayal kırıklığına uğratmadı, siz de okuyun!
LXII
Yakut Kırmızı - Safir Mavi- Zümrüt Yeşil - Kerstin Gier: Geçen sene basılan bu seri, sık sık karşıma çıktığı halde, özellikle adlarından ve kapaklarından ötürü fazlasıyla sabun köpüğü gibi görünmüştü gözüme ve almayı bile düşünmemiştim.
Yanılmışım.
Okuyan ve bana ödünç veren bir arkadaşım sayesinde, dünden bugüne üçünü de arka arkaya okudum ve rahatladım çünkü bir an önce bitirmem gerekiyordu hem çok eğlendim hem de sonunu merak ettim, :O).
Siz de benim gibi düşünmeyin hele de fantastik kitapları seviyorsanız mutlaka okuyun:O).
9 Ağustos 2014
LIX - Aynı Yıldızın Altında
Festivalde alıp okuduğum bir kitap olduğundan bundan sonra ne zaman görsem bana sergiyi, güzel ve bazen de nahoş anılarımı hatırlatacak :O). Bunun dışında kitaba gelirsek ben beğendim. Muhteşem değil, Mutlaka alınıp okunulması gerektiğini de düşünmüyorum ama sağda solda denk gelinirse okunabilirliği yüksek. Filmi de çekilmiş galiba.Kitap basılalı bir sene olmuş zaten. Bu tarz kitapları bire bir takip etmiyorum. Fırsat bulduğumda, arkadaşımda varsa, elime bir şekilde geçtiğinde okuyorum. Siz de öyle yapın:O).
19 Temmuz 2014
LXII
Başucumda Müzik - Kürşat Başar: Kürşat Başar'ı seneler önce okumuştum. Ne sevmiştim ne sevmemiştim, başka kitabını da almamıştım. Fethiye'de ablam bana son kitabını alınca tekrar okumuş oldum. Kitabı sevdim. Anlatım değişikti. İlk başladığımda devam etmedim bir süre ama sonra da bir günde bitirdim. K.Başar için hala ortada fikirlerim. Hakkında kesin karar vermek için daha fazla kitabını okumam lazım. Daha önce okuduğum kitabı bende mesela, onu tekrar okumalıyım...
Leyle'nın Evi - Zülfü Livaneli - En son Serenad'ı okumuştum Livaneli'den ve çok beğenmiştim. Onun üzerine Leyla'nın Evi basit geldi bana. Keyifle okunuyor kitap o yönden bir sıkıntı yok ama sadece Livaneli'nin ustalığının yanında çok acemice kaldı bence. Bir de yüklemlerde zaman birliği yok anlatımda. Livaneli neden böyle yazmayı tercih etti bilmiyorum, hareket katmak için olabilir belki ama bu tarz uyumsuzluklar yoruyor beni okurken. Leyla'nın Evi, yeni yazmaya başlayan bir yazardan olsa güzel derdim ama Livaneli'den olduğu için vasat diyorum...
İlkbahar Rüyası - Krıstın Hannah - K.Hannah'dan okuduğum ilk iki kitap , - Ateşböceği Yolu ve Kış Bahçesi- çarpmıştı beni resmen. Ondan sonra tüm kitaplarını takip etmeye başladım. Ama gittikçe daha ticari, daha sıradan yazıyor sanki. Son kitaplarını ve özellikle İlkbahar Rüyası'nı beğenmedim. Kitap o kadar bildik ki, daha başından gelişme ve sonuç bölümlerini tahmin ettim, belki yanılırım dedim ama yanılmadım da. Eski Türk filmleri kıvamında vıcık vıcık bir öykü gibi geldi bana. K.Hannah'ı alışkanlıktan alıp okuyorum artık sadece. İlkbahar Rüyası'nı okumazsanız da bir şey kaybetmezsiniz...
Yukarıda gördükleriniz son zamanlarda okuduğum üç kitap. Kendime doğum günü hediyesi olarak da bunları aldım:
Bu seriyi seviyorum. Üç kitabı vardı bende. İdefix'ten diğer beşini tamamladım. Romantik - fantastik bir seri. Dünyayı kurtarıyorlar her fantastik eserde olduğu gibi ama abartılı değil. Yarı peri yarı insan üç kız kardeş üzerinden gidiyor hikaye. Benim hoşuma gitti. Bir yerlerde bulursanız fantastik eserleri de seviyorsanız bir göz atın derim :O).
29 Haziran 2014
LXII - SERENAD
Livaneli, sevdiğim bir sanatçıdır ama nedense daha önce hiç okumamıştım kendisini. Hata yapmışım. Seranad'ı bir günde bitirdim. Bayıldım. Bence mutlaka okumalısınız. Sadece anlatımın akıcılığı değildi hoşuma giden, karakterlerin öyküleriyle birlikte gerçek tarihi olaylar hakkında da bilgilendirmesiydi. Bir arkeolog ve tarih öğretmeni, onun da ötesinde tarih sever ve İkinci Dünya Savaşı'na özel ilgi duyan biri olarak Struma'yı hiç bilmiyordum mesela. Bu benim bir eksiğimdi ve kitap sayesinde öğrenmiş oldum. Kitabı arkadaşımdan ödünç almıştım ama kendim için de alacağım bir tane mutlaka. Bir de Livaneli'nin diğer kitaplarını edineceğim. Bundan sonra çıkacak kitaplarını da takip edeceğim.
Serenad'ı okuyalı çok olmuştu ama bloga eklemeyi atlamışım. O kadar emindim ki buraya koyduğumdan üç kere aradım tüm sayfalarda ama yokmuş...
Serenad'ı okuyalı çok olmuştu ama bloga eklemeyi atlamışım. O kadar emindim ki buraya koyduğumdan üç kere aradım tüm sayfalarda ama yokmuş...
17 Mayıs 2014
LIV SAHİLDE KAFKA
Az önce bitti. Fantastik bir kitaptı. Sevdim de diyemiyorum, sevmedim de. Bana ne kattı dersem verebileceğim bir yanıt yok. Okuduğuma da pişman değilim. Çok çok tavsiye etmiyorum ama okumak isteyenlere asla da demem. Japon edebiyatından bir örnek uzun zamandır okumamıştım. O yüzden iyi oldu. Aslında başka Murakami kitapları okumak istiyorum. Yazarın genel tarzını daha iyi çözümleyebilirsem sanki Sahilde Kafka'yı daha başka değerlendirebilecekmişim geldi. İleride Murakami karşıma çıkarsa uzak durmam...
24 Mart 2014
XLIV AYŞE KULİN
VEDA + UMUT+ HAYAT +HÜZÜN: Geçen hafta bu dörtlüyü okudum. Birini bitirdim, birine başladım. Hayal'dan sonra iyi geldi üzerine bir de bunları okumak. Veda mesela 2007'de basılmış. Çok olmuş ben okuyalı. Bir ara dizisi başlamıştı ama galiba tutmadı. Ayşe Kulin, Veda'da Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayıp Hüzün'le 1983'e kadar ailesini, hayatını, anılarını anlatmış. '83'ten sonrasını da anlatmasını istiyorum. Biyografi ve anı okumayı seviyorum. Hele sevdiğim bir yazardan okuyunca daha da çok seviyorum. Sizlere de tavsiyemdir, okuyun. İlk çıktığı dönemlerde alıp okuduysanız, üzerinden çok zaman geçti, bir daha okuyun :O).
14 Mart 2014
(XXXX) XL - HAYAL - AYŞE KULİN
Çok sevdiğim yazarların yeni kitaplarını kaçırdığım dönemler oluyor bazen. Aylar sonra haberim oluyor o kitabın çıktığından. Bu kitapla ilgili yazarken fark ettim ki, o zamanlarda ben içime kapanık oluyorum, dünyadan elimi eteğimi çekiyorum.
Neyse ki, şu an öyle bir dönemde değilim :O). Kitap yayınlanalı çok olmamış. Dün başladım, bu sabah bitirdim ve üzerinden çok geçmeden sizlerle paylaşmak istedim.
Hayal, bir kurgu kitap değil. Kulin'in yazarlık sürecine bir bakış. Otobiyografik kitapları ve Kulin'i sevdiğimden zevkle okudum ben. Kulin'in ilk tanınmasının ellili yaşlarındayken olduğunu öğrendim mesela. Aslında geç bir yaş, ben hep ezelden beridir bilinen biri gibi düşünmüştüm. Yayınlatana kadar kitaplarını kaç kereler geri çevrildiğini gördüm. Nedense ya da belki de, ben okuduğumda ünlü olmaya başlamış olduğundan çetin bir süreç yaşamış gibi değil de kitapları hep böyle havada karada kapılan biri olduğunu zannetmiştim daha önce.
Sonuçta, rahat okunan ve değerli bilgiler içeren bir kitap benim açımdan. Tavsiyemdir.
XXXIX - KÜÇÜK BİR KIŞ MASALI - MAEVE BİNCHY
Binchy en sevdiğim yazarlardan biridir. Dönem dönem eski kitaplarını tekrar okurum. Her seferinde bana "yeniden başlama" gücü verir. İçimdeki umudu tazeler.
Bu kitabında da bir otel ve müşterileri üzerinden insan ilişkilerinin naifliğini anlatmış. Var olmayan o otelde gidip kalasım geldi okuduktan sonra. Yağmur altında, vahşi doğada uzun yürüyüşler çekti canım.
Bitirdiğimde, Binchy'nin, bir kitapta çeşitli kişilerin birer portresini çizdiği kitaplarındansa, bir kaç belli başlı karakterin yaşadıklarını anlattığı kitaplarını daha çok sevdiğimi fark ettim.
Yine de bu kitabını da beğendim. Tavsiyemdir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)