12 Ocak 2021

1131

        Çok makyaj yapmayı sevmiyorum. Rujumu mutlaka sürerim. Günlük makyajım bundan ibarettir. "Düğünlük" ya da "çok önemli etkinlik" makyajımda da fondötenle rimel eklenirdi ruja. Yaklaşık iki senedir fondötenle rimeli pek kullanmadığımı geçenlerde fark ettim. Rimel kurumuş, fondöten ilk aldığım günkü gibi duruyor. Babamın hastalığı döneminde ve vefatı sonrasında bazı şeyler zaman kaybı - gereksiz görünmeye başladı gözüme: fondöten, rimel, her gün değişik değişik taktığım küpelerim, çeşitli sebeplerle kafaya taktığım hiç değmeyecek insanlar, bana hiçbir şey katmayan kişiler. Hepsini çıkardım hayatımdan. Onun ölümü bir çok şeye bakış açımı değiştirdi. Ben değiştim. Bunu zaman içinde fark ettim. Çok daha fazla seçici, çok daha fazla umursamaz, çok daha fazla zamana değer veren biri oldum. Şöyle ki, bir şey veya bir kişi ona harcadığım zamana değmiyorsa ya da o zamanı hak etmiyorsa hayatımdan çıkarıyorum. Vazgeçilmez diyebileceğim şeylerin sayısı da çok azaldı. Bir de hayatımdaki hiçbir şeyin kalıcı olmadığını ya da kalıcı olmak zorunda olmadığını daha iyi anladım. Bundan hareketle yaklaşık on ay önce, dokuz senedir oturduğumuz ve aslında bir iki minik şeyini sevsem de, bir çok şeyini sevmediğim evden taşınma kararı aldık. Şimdi her günümü keyifle yaşadığım bir eve sahibim bu sayede. Bazen sevmediğimiz halde neden eski evde oturup durduğumuzu düşünüyorum. Her altı ayda bir oturup "Taşınsak mı buradan?" diye konuşuyorduk ama her seferinde biraz daha idare edebileceğimize karar veriyorduk. Demek ki doğru zaman değilmiş bizim için. Harekete geçecek enerjimiz ya da yeterli isteğimiz yokmuş. Çok mutlu olmasak da şimdi düşündüğümüz kadar mutsuz da değilmişiz ki taşınmamışız. 

    Neyse, bunların hepsi aklıma dün sosyal medyada gördüğüm bir reklam üzerine geldi. "Beyaz cilt isteyenler okusun" yazıyordu. Ben, beyaz hamur kağıdına basılı kitap cildi olarak algıladım ve ilgimi çekti. Saman kağıdı çok sevmiyorum. Reklamın devamına baktığımda ise cildini beyazlatmak isteyenler için bir bakım ürünü olduğunu gördüm. Eminim bunun da kitlesi büyüktür, pazarda çok iş yapıyordur ama benimle hiçbir ilgisi olmayan bir şeydi. Yine saman kağıtlı kitaplarıma dönmek zorunda kalacaktım:O). Buradan yola çıkıp artık pek makyaj yapmadığımı düşündüm. Eskiden çok kullanmadığım açık renkli rujlarımı da daha çok tercih ediyorum. Genelde maske taktığımız için rengi çok önemli değilmiş gibi geliyor bana. Hem onlar maskeye değdiğinde de çok fazla renk bırakmıyor. Bir de biraz ruj stoku yapmışım farkında olmadan. Aldıklarım içinde beğendiklerimi bittikçe yenilemişim ama beğenmediklerim öylece kalmış. Bahaneyle onları da kullanmış oluyorum :O). Böylece pek sürmediklerim de bozulmayacak ve onlar da bitene kadar yeni ruj almayacağım. Yeni almaya başladığımda da stoklamamak için mevcut sayıyı ve renkleri kontrol etmeden yenisini almayacağım. Buna bazen uymak zor oluyor. Sevdiğim için, kullanmasam da, çok olsa da yenisini alma eğiliminde olabiliyorum. Mutlaka bir neler var diye bakıyorum. Şimdiye kadar her seferinde kendime, önce evdekiler, diye hatırlatmam işe yaradı. Mesela bunu defterlerde ve kitaplarda da yapmaya çalışıyorum. Onlardan da fazlasıyla var. Henüz kullanmadığım bir dolap dolusu defter ve henüz okumadığım birkaç raf dolusu kitap. Ama bu taktik defter - kitap söz konusu olunca pek işlemiyor. Genelde kendimi yenisini almaya ikna edebiliyorum :O). 

    Yine görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: