31 Aralık 2024

ARALIĞIN OTUZ BİRİ - 2024

 


Bugün uzun bir yazı yazmak istiyordum ama fırsat bulamadım. Seneye yazacağım mutlaka:). Yeni yılınız kutlu, mutlu huzurlu olsun❤️🎄

7 Aralık 2024

6 Aralık 2024

ARALIĞIN ALTISI - 2024


 Dün annemle güne gittim. Bu güzel manzara eşliğinde oturduk. Başka bir ilde yaşayan teyzem ve kuzenim de gelmişti. O
nları uzun zamandır görmemiştim. Gayet keyifli bir gün geçirdik. Tek sıkıntı akşam trafiğine kalmamız sebebiyle bir saatlik dönüşün iki buçuk saat sürmesi oldu ki, annemle sohbet ede ede geldiğimizden onu bile pek anlamadık. 

Bugün evdeyim Kitap okudum genelde. Biraz ev işi. Gün geçip gidiyor zaten.

Yine görüşmek üzere...

4 Aralık 2024

ARALIĞIN DÖRDÜ - 2024

    Bugün aylar sonra ilk defa canım sıkıldı evde. Markete gittim geldim geçti :O). 

  Giderken çöpleri attım. Geri dönüşümleri ayırdım, organik atıkları ayırdım. 

  Bizim apartmanımız az haneli küçük bir apartman - ve biz bu yönünü seviyoruz - kapıcısı yok. Haftada bir kadın geliyor yerleri silmeye. Yönetici de her sene değişiyor. Sırayla her sene başka bir dairenin sakini yönetici oluyor. Bu da güzel bir sistem bence. Evimi seviyorum zaten. Komşularımı da genelde seviyorum. 

   Çalışma odasından görünen bir ağacım var. Son günlerde en çok onu seviyorum. O ağaç senelerdir orada ve ben onu senelerdir görüyordum tabi ki ama bu sene ayrı bir dikkatimi çekti. Bazen oturup dakikalarca sadece onu izliyorum. İyi geliyor bana. 

   Yarın annemle gezmeye gideceğim: güne. Günler de zamana uyduğu için - İstanbul'da en azından - çoğu gün restoranlarda, kafelerde yapılıyor, evlerde pek toplanılmıyor artık. 

   İşim olmadığı her an kitap okuyorum. Hatta işleri de biraz erteleyip kitap okuyorum. Bir sürü yeni kitap almıştım ve onları okuyup bitirmek istiyorum bir an önce. Aynı anda dört kitaba başladım demiştim geçen gün. Birini bitirdim, üçüne devam ediyorum. Yeni bir dördüncü kitap seçtim, kenara ayırdım ama ona daha başlamadım. 

  Gece biraz daha erken yatmaya çalışmaya karar verdim. Geç yatıp erken kalktığımda gün içinde uyku bastırıyor ve ben gündüz uyumayı sevmiyorum. Uyumayınca sersem gibi oluyorum. Yaptığım hiçbir şeyden hayır gelmiyor. Uyusam günüm boşa gitmiş gibi geliyor ve enerjimi toplayacağıma aksine ekstra miskin oluyorum. Yattıkça yatasım geliyor. O yüzden biraz daha erken yatıp sabah da erken kalkmaya devam edeceğim. Gün içinde de uyku bastırmayacak. Gece zaten otursam da hiçbir şey yapmam normalde. Sabah ve gündüz insanıyım ben. Gece şarj modunda oluyorum daha çok :O).

  Yine görüşmek üzere...

3 Aralık 2024

ARALIĞIN ÜÇÜ - 2024

  Kasım indirimlerinden bir sürü şey aldım. Kitap aldım mesela bol bol. Yirmiyi otuzu bulmuştur diye tahmin ediyorum. Gerçi çoğunu da hemen okumaya başladım ve daha ay sona ermeden de bitirdim. Şu an elimin altında dört ayrı kitap var mesela. Dördüne de eş zamanlı başladım. Hepsini birden de eş zamanlı okuyacaktım ama bir tanesi çok ilgimi çekti. Diğerlerini bekletiyorum bir an önce tam zamanlı bunu okuyup bitireceğim. İnstagram kitap hesabım Kitaplı Sipahi'yi paylaşmış mıydım daha önce sizlerle hatırlamıyorum ama onu takip ederseniz, okuduğum tüm kitapları orada paylaşıyorum. Okumayı seviyorsanız tavsiye ederim. Neyse, kargocular genelde öğleden sonra getiriyordu kargoları geçen gün bir tanesi daha sabahın sekiz buçuğunda geldi. Hem şaşırdım hem de çok erken buldum. Ben çoktan kalkmış, duşumu almış, üzerimi değiştirmiş oturuyordum ama kocam daha uyuyordu, Atahan daha işe gitmemişti. Sabahın köründe kesinlikle kargo beklemediğim için kapıyı açmadan kim olabilir, ne olmuş olabilir diye bir endişelendim. Akşama kadar kargo beklemek yerine erkenden gelmesi güzel de bu da çok erken oldu bence :O). 

  Sepet takıntım ve sevdam ailem tarafından çok iyi biliniyor. Hasır sepetlere karşı bitmeyen bir aşkım var. Kasım indirimlerinde yarı fiyatına bulunca birkaç tane aldım. O gün de teslim edileceğine dair mesaj gelince şöyle sessiz sedasız bir teslimatla, çok dikkat çekmeden sepetlerimi alıp bir kenarda kendi kendime açmayı hayal ettim. Akşamın altısında geldi sepetler. Satıcı ezilmesinler, kırılmasınlar diye üç kutuya bölmüş ve hepsine aynı teslimat numarasını vermiş. Kargocu da bir yanlışlık olduğunu düşünmüş. Ben kendi kendime gizlice açıp mutlu olmayı hayal ederken kargocu kapıda teslim ederken açıp bir kontrol etmemi rica etti. Kapının önünde üç ayrı kutuyu açıp tek tek sepetleri çıkardım. Bunu yapabilmek için yere çömeldim ve bütün girişe sepetlerle - kutularla yayılmış oldum. O arada kocam geldi kapıya. Kargocu arkadaşı daha önceden tanıyormuş meğerse. Sohbete başladılar. Kocam, ee işler nasıl gidiyor, deyince kargocu da, ne olsun Burcu Abla'ya çalışıyoruz işte, dedi. O arada komşular girdi çıktı. Sanki üç değil on üç kutu açmışım gibi her yer sepet, kutu doluydu. Kapının önü çarşı - pazar gibiydi. Hepsini nasıl topladım, içeri girdim bilmiyorum ama o romantik "sepetlerime sessiz sedasız kavuşma" hayalim tam aksine toplu sepet kutusu açma törenine dönüştü. Aynı tablo tekrar yaşanmasın diye camın önünde erketeye yatıyorum, kargocu daha zile basmadan kapıyı açıp sessiz sedasız içeri alıyorum paketlerimi :O). 


   Ben size masa başında yazarken Hektor da hemen yanımdaki koltukta bu şekilde uyuyor. Yazıyı göndermeden bu fotoğrafı da eklemek istedim. Kaloriferin sıcağı ayaklarıma vuruyor masa altından. Sevdiğim eski şarkılar çalıyor çok kısık, ancak duyulabilecek bir sesle. Evin bütününe sessizlik ve huzur hakim. Yağmurlu bir Büyükçekmece günü.
   Yine görüşmek üzere...

2 Aralık 2024

ARALIĞIN İKİSİ - 2024


  Kendime ördüğüm battaniye. Geçen kış yarısını örüp bırakmıştım. Atahan'ın battaniyesini aldım araya, onu bitirdim, döndüm bunun diğer yarısını ördüm. Diktim ve şu an kullanıma hazır. Kalmış yünlerimden, düz, haraşo, çift kat iple, renkleri karıştırarak ördüm. Aslında amacım hem kalmış ipleri bitirmek hem de çok sıcak tutsun diye normalden daha kalın bir battaniye örmekti. Birinci amacıma ulaşamadım: hala daha bir battaniye örecek kadar yünüm var :O). İkinci amacıma ise ulaştım. Örtününce sıcacık tutan ama bir yandan da çok ağır bir battaniyem oldu :O). Çift kat iple örmek ve sonrasında dikmek de zordu. Bir daha çift kat öreceğimi pek sanmıyorum. Aklımda şimdiden birkaç proje var. Yeni yünler alıp sıfırdan öreceğim iki battaniyeyi bekletiyorum. Yine kalan iplerden farklı şekilde örmeyi deneyeceğim bir battaniyeye başlayacağım bugün yarın. Örme artık ev battaniye doldu diyor benimkiler ama aslında ördüklerimi hep verdim. Kendime yenisini örünce eski battaniyemi de verdim. Bundan sonra öreceklerim için de kafamda vereceğim yerler hazır. Sonuçta kimseyi dinlemeyip öreceğim zaten alacağım yünleri bile hazırladım :O). Acele etmeden canım istedikçe örmek istiyorum. Örmeyi seviyorum, bu battaniyeleri de parça parça örüp birleştirdiğim için sıkılmıyorum. Her parça da değişik oluyor, o da güzel. Başka bir şey örmek istemiyorum parçadan bütüne giderek battaniye örmek tam bana göre iş! Sizin de ördüğünüz battaniyeler varsa mutfakcami@hotmail.com adresine fotoğrafını atabilirsiniz. Hatta uygun görürseniz blogumda da paylaşırım. 

  Yine görüşmek üzere...

1 Aralık 2024

ARALIĞIN BİRİ - 2014

 Buralardayım ama yazamadım bir türlü. Yazmayı da özledim. Gelip uzun uzun anlatacağım ilk fırsatta.

 Şimdilik bu kadar olsun, en kısa zamanda görüşmek üzere.

14 Kasım 2024

KASIMIN ON DÖRDÜ - 2024

   Eskiden internet ve telefonlar bu kadar elimizin altında değilken tarif toplardık. Gittiğimiz misafirliklerde yiyip de beğendiğimiz tarifleri ev sahibinden sorup yazardık. Gazetelerin verdiği tarif dergilerimiz ya da yemek kitaplarımız vardı evlerimizde. Çoğumuzun bir de kendine ait tarif defteri olurdu ki benim hala var ve en sık yaptığım tariflerde bile mutlaka ona bir göz atarım. Kullanılmaktan yıprandı, bazı sayfaları lekelendi, sayfalar kopmaya başladı. Bir müsait zamanda yenilemeyi düşünüyorum de elim değmedi bir türlü. 

   Kitaplığımı toplarken beş dosya dolusu tarif buldum. Sağlam stok yapmışım. Aslında telefondan bakıyorum artık tariflere, o yüzden varlıklarını bile unutmuşum. Şöyle bir göz attım. Belirli malzemelerin tariflerini bir araya toplamışım bazen. Mesela evde pek beğenmediğimiz ya da artık yemediğimiz peynir varmış onu değerlendireyim diye peynirli poğaça ve börek tariflerini ayırmışım. Atahan elmalı kurabiye seviyor diye en az yirmi tane elmalı kurabiye tarifi toplamışım ama ilginçtir ki bir kere bile yapmadım. Elmalı kek yapmışım onun yerine. Beğenip yaptıklarım da olmuş. Defterime ayrıca yazmışım ama elimdeki tarifini de saklamaya devam etmişim. Hepsini atayım dedim. Kıyamadım. Müsait bir zamanda en azından bir kez daha gözden geçirip ayıklayacağım. Bir de nasılsa artık evdeyim, zaman sıkıntım yok, bu tariflerden seçip daha çok yeni tarif deneyeceğim. Mutfakta zaman geçirmeyi daha çok seviyordum eskiden. Artık nedense gözümde büyüyor yemek yapmak ya da yeni bir şeyler denemek. Yıllarca işten gelip hızlıca ve pratik şeyler yaptığım için de olabilir. Zamanla yine mutfak sevgisi kazanırım belki...

  Yine görüşmek üzere...

13 Kasım 2024

KASIMIN ON ÜÇÜ - 2024


   Atahan'a ördüğüm battaniyeyi paylaşmamıştım sizlerle. Yaz başında bitirdiğimden hiç kullanmadan, fotoğraflarını da çekmeden direkt dolaba kaldırmıştım. Geçen gün Atahan üşüdüğünü söyleyince kullanmak üzere çıkardım. Çıkarmışken de fotoğraflarını çektim. Büyük ve geniş bir battaniye. Benim çift kişilik yatağımı rahatlıkla örtüyor ama aslında tek kişilik olmasını planlayarak ördüm :O). Rahat rahat örtünülür işte hiçbir yer açıkta kalmaz. Neyse, ben battaniyeyi çıkardım, fotoğrafladım Atahan dedi ki, ben bunu şimdi kullanmayacağım, yine topladım kaldırdım. İleride kendi evinde kullanacakmış ya da çocuğuna saklayacakmış. Benim için fark etmez, battaniye onun nasıl isterse öyle yapar. 

  Son üç gündür bir yandan mutfakla bir yandan da kütüphanemle uğraştım. Bir de ağrımıyor dediğim dişim ağrımaya başladı. Hem meşgul, hem yorgun hem de keyifsizdim. Ağrı kesici ağrıyı geçirdi rahatlıkla ama normalde ilaç içmeyi sevmediğimden kullanmak zorunda olmak sinir etti beni. Bir de diş bile kalmadı ağzımda bu neyin ağrısı yani. İki ameliyatı sıfır ağrıyla geçirip diş çekiminde ağrı yaşamak da saçma. Gerçi çekimler zordu, sıkıntılıydı, neredeyse dikiş de atacaktı, bu da bir ameliyat kadar oldu. Bugün çok daha iyiyim. Şişlik ve hassasiyet geçti. Moralim de düzeldi :O). 

  Kitaplıkları yaptırdıktan sonra ben aslında sadece kitapları dizmiştim. Hepsi karman çormandı. Hangi kitabım nerede hiç bilmiyordum. Yazarların birden fazla kitabı varsa hepsi ayrı bir raftaydı. Geçen kış kitaplığımı düzenlerken, attığım, verdiğim, sattığım olmuştu. Neyi verdim, ne kalmıştı elimde net hatırlamıyordum. Aradığımı bulamıyordum. Ciddi bir düzenleme şart olmuştu. Tüm kitapları tek tek elden geçirdim. Türlerine göre yerleştirdim. Serileri sıraya dizdim. Sevdiğim yazarların bende olmayan kitaplarını tespit ettim. Aynı yazarın kitaplarını bir araya getirdim. Belli odalardaki kitaplıklarıma sadece belli kategorilerdeki kitapları koydum. Raf içinde de boylarına göre sıraya dizdim. Bunları yaparken hepsini tek tek listemden kontrol ettim. Listede olmayanı ekledim, karışıklıkları düzelttim, listede adı olan ama artık bende olmayan kitapları tespit ettim. Henüz okumadıklarımı tek tek not aldım. Bir daha okusam dediklerimi belirledim. Toplamda üç dört gün sürdü. Yorgunluktan öldüm çünkü sürekli üç kitaplık arasında mekik dokudum, oradan oraya kitap taşıdım, rafları boşalttım, doldurdum. Dün bitti ve sonuç içime çok sindi. Size tekrar fotoğraf atmıyorum çünkü raf düzenleri değişmedi içerik değişti sadece. Birçok kitabı oturma odasına koydum. Çalışma odamdaki rafları biraz rahatlattım. Eskiden sımsıkı kitap dolu olduğu için her yeni kitap aldığımda yeniden düzenlemem gerekiyordu. Şimdi her rafta biraz yer bıraktım. İstediğim kitabı rahatlıkla ekleyebileceğim. Uzunca bir süre tekrar düzenleme yapmama gerek olmayacak. Mutlu ve gururluyum. 

  Mutfak tezgahımda soldan sağa çekmeceler, evye ve altındaki dolap, bulaşık makinesi, fırın (üzerinde ocak) ve kombi dolabı var. Geçen gün fırının altından su geldiğini gördük. Fırından akacak herhangi bir su olmadığı için yanındaki bulaşık makinesinin su akıttığını düşündük. Çektik arkasına baktık arkada da su birikmişti. Temizledim, kuruttum. Tamirci çağırdık ama ertesi güne randevu verdi. O gün makineyi kullanmadım. Bulaşıkları elimde yıkadım. Bir süre sonra yine ve bu sefer daha fazla su aktığını gördük. Yine makineyi çektim, sildim, kuruladım. Evye altındaki dolaptan su akıyor mu, ıslak bir yer var mı diye baktım, hortum bağlantı yerlerini kontrol ettim. Her yer kuruydu, çıkmış bir hortum ve saire yoktu. Böyle olunca bulaşık makinesi için gelecek tamirciyi iptal ettik çünkü makineyi hiç kullanmadığım halde su akmaya devam etmişti. Bağlantı yerlerini de kontrol edip kuru olduğunu görünce duvar içindeki  borularda çatlak ya da patlak olabileceğini düşündük. Tesisatçıyı çağırmaya karar verdik. O arada tekrar makineyi çektim, dolapların altına, üstüne, fırına, ocağa her yere baktım. Su sızıntısı, nem aradım. Bazaları çıkardım (Zeminle mutfak dolabı arasındaki, dolabın ayaklarını gizleyen levha). Dolap altında sızıntı, akıntı, su birikintisi var mı diye inceledim. Görünürde bir şey yoktu. Çeşmeyi açtım, yere yattım direkt duvardan zemine su aktığını gördüm. Dolabın altını komple boşaltım, yine tüm bağlantıları inceledim, her yer kuruydu. Çeşmeyi tekrar açtığımda gider hortumunun takılı olduğu noktadan su aktığını anladım Hafif yerinden oynamış. İttirdim. su akıntısı kesildi :O). Çeşmeyi açtıkça sızıntı yaptığından su yere akıyormuş. Ben yerlere su akmasın diye makine yerine elde bulaşık yıkadıkça çeşmeyi daha çok kullandığımdan daha çok su akmasına sebep olmuşum. Su bulaşık makinesinin altından çıkınca ondaki bir arızaya yoğunlaşmıştık ama yanılmışız.. İlk baktığımda çeşme açık olmadığı için su da sızmadığından hortumlar aklımıza gelmedi. e hortum tamamen çıkmadığından ilk bakışta suyun oradan geldiğini de anlamak mümkün değildi. Böyle böyle derken ilk suyu gördüğümde makine bozuldu diye üzüldüm. Zaten eski olduğu için acaba yenisini mi almamız gerekecek diye endişelendim. İki gün yerden su temizlemekle, elde bulaşık yıkamakla, mutfağın dağınıklığıyla, oradan mı buradan mı araştırmalarıyla, tamirci beklemekle, sonra sorunu tespit edip düzeltince mutlu olmakla ama yine de tüm işlerin yorgunluğuyla geçti. Mutfak hala biraz dağınık ama o kadar yoruldum ve mutfaktan bıktım ki son işleri bitirmek yerine gelip size yazmayı tercih ettim. 

  Yine görüşmek üzere.

8 Kasım 2024

KASIMIN SEKİZİ - 2024

   Çok ilginç bir şekilde bu sene aniden bir ekose desen aşkı gelişti bende. Daha önce kafamı bile çevirip bakmazken artık gözüme dünyanın en güzel deseni gibi görünüyor. Favorilerim: kırmızı ekose, koyu mavi ekose ve yeşil ekose. Her şeyimi ekoseli almaya başladım. Mantıklı bir açıklaması var mı bilmiyorum. Benim nezdimde yok. Hiç başına böyle bir şey gelen var mıdır bilmiyorum. Mesela leopar desenden nefret ederken her şeyini leoparlı almaya başlayan tanıdığınız biri var mı? Varsa yazın da şu dünyada tek olmadığımı bileyim :O). 

  İki gün önce son diş çekimleri yapıldı. Ağrı yok. Acı çok az. Hassasiyet fazla. Biraz sorunlu benim dişler. Çekim de normalden uzun sürdü. Dört iğne yaptı uyuşturmak için. Sonra gece yarısına kadar çenemi komple hiç hissetmedim. Eve gelince biraz yatayım dedim. Normalde bir kere bile beni aramayan herkesin o akşam arayacağı tuttu. Kendimi açıp telefona da cevap veremiyorum. En az dört kere uyanıp telefonu kapatıp uyumaya devam ettim. Sessize almak aklıma o an gelmedi nedense, ertesi gün fark ettim öyle bir seçeneğim olduğunu :). Neyse, zoru atlattım bence artık. Dişçim de öyle dedi ve ben ona tüm kalbimle inanmak istiyorum. Ekstra bir durum olmadıkça en az dört ay rahatım şimdi. O yüzden de mutluyum. 

  Atahan işe başladı. Bugün ilk günü. Yemek işi yine olduğu gibi bende artık. Koskoca aşçı oğlum bile, her gün ne yapacağım diye düşünmekten bıktım, diyordu. Yapmasından çok yapacak bir şey bulması zor. Bazen yapması da zor geliyor bana. Biraz o günkü moduma da bağlı galiba. Neyse, eskiye döndüm işte ben yine artık. Belki bazen sabahtan yapar atarım kenara tüm gün kafam rahat eder. Bu iş Prometheus'un cezası gibi bir şey. Her gün yeni baştan başlıyor her şey. 

    Yine görüşmek üzere...

5 Kasım 2024

KASIMIN BEŞİ, 2024


   Günlerdir yazmamışım. Peki ne yaptın bu arada derseniz, bilmiyorum, galiba hiçbir şey yapmadım ya da belki de çok şey yaptım. Işık hızıyla geçti her bir gün. Neden bu kadar hızlı geçti, ne çıktı ortaya derseniz bir cevabım da yok, elimde bir sonuç da yok. Ben de anlamadım. 


     İnternetten bu gözlük tutacağını aldım, pratik ve sevimli diye sizinle de paylaşmak istedim. Malzemesi biraz kalitesiz gibi ama işlevini gayet güzel yerine getiriyor. Atahan lenslerini taktığında gözlüğü ortalıkta sürünüyordu. En azından şimdi düzgünce bir kenarda duracak.

   Hani özellikle anneler günü geldiğinde anneler için bir sürü sıfat yakıştırılır ya. Anne aynı zamanda doktordur, hemşiredir, aşçıdır, öğretmendir vb. Uzar gider. Bazen benim en büyük annelik rolüm Hektor için "kapıcılık" oluyor bence. Bütün gün ona kapı açıyorum. Biz mutfaktayken dışarıdan bağırıyor, kapıyı açın ben de geleceğim, diye. Açıyorum bir tur atıyor bu sefer çıkmak için bağırıyor. Açıyorum kapıyı çıkıyor. Bir süre sonra tekrar gelmek için bağırıyor. Bazen kargo vb geldiğinde kapıda işim uzunsa o arada çıkmasın diye salonun kapısını çekiyorum oradan bağırıyor kapıyı aç diye. Bazen bir yerlerde kapalı kalıyor kapıyı açalım da çıksın diye bağırıyor. Evde sürekli bir kapı açma - kapama işindeyim anlayacağınız. 

  Tüyap Kitap Fuar'ı başladı iki kasımda. Cumartesi günü Atahan ve kız arkadaşıyla gittik. Gezmesi güzeldi. Eskiden fuar daha indirimli kitap almamı sağlıyordu otuz kırk tane almadan çıkmıyordum ama bu sene üç dört tane kitap aldım sadece. İnternet sitelerinden yarı yarıya indirimli alabiliyorken ve kitap da bir iki günde elime ulaşıyorken fuarda gereksiz yere yüksek ücret ödemek istemedim. Almayı düşündüğüm bir kitap karşıma çıkınca fiyatını sordum fuarda 290 tl dediler (ki genelde en az %20 - 25 indirim de oluyor) o an cep telefonumdan bir baktım uygun mudur, genelde fiyat skalası nasıl diye 138 tl idi aynı kitap. Çok fark ediyor.

  Bir yandan kasım indirimleri de başladı. Bir sürü yeni kitap aldım. Yeni kitaplıklara kenarda köşede duran tüm kitaplarımı da yerleştirince bir genel düzenleme ve sayım yapmaya başladım. Şu an elimde ne var ne yok tam bilemiyorum. Alacağım ve evde olup da okuyacağım kitaplar listelerimi güncelliyorum. Kitap raflarımı tekrar düzenliyorum. Bir yandan da okuyorum. Aynı anda dört beş kitap okuyasım var şu günlerde. Bir de geçen sene başladığım yaz gelince ara verdiğim battaniyem vardı. Evdeki kalan yünleri kullanayım diye başlamıştım. Karmakarışık bir renk ve düzende ördüm. Onun son iki parçasındayım. Bitince nasıl olacağını merak ediyorum. Biraz kitaplık düzenliyorum, biraz kitap okuyorum, kitabı bırakıp örgümü alıyorum elime. Çılgın bir uğraşı içindeyim :O).

  Sonra yine görüşmek üzere...

26 Ekim 2024

EKİMİN YİRMİ ALTISI - 2024

   Düğünlere gitmeyi hiçbir zaman çok sevmemiştim. Babamın ölümünden sonra gözüme tamamen zaman kaybı olarak görünmeye başladı. Aslında düğünler değil de istemediğim bir şeyi hatır gönül için yapmak gözüme çok battı. İş arkadaşlarımın ya da sırf çağrılmış olalım diye çağrıldığımız (ya da benim böyle olduğunu düşündüğüm) eşin dostun düğünlerine gitmedim. İşten ayrıldığımda iş arkadaşlarımın düğünlerine gitmemiş olduğum için çok sevindim. İş arkadaşı derken iş vesilesiyle tanıştığım ama iş arkadaşım değil dostum dediğim kişileri kastetmiyorum. Aynı bölümde çalıştığımız, aslında pek sohbetimin ve muhabbetimin olmadığı ama ona karşı olumsuz da bir duygum olmayan kişileri kastediyorum. Nezaket gereği tüm bölüm davet edilir, gruba davetiye atılır. Aynı binada değilsindir normalde, hayatında hiç yerin yoktur ama bir toplantıda karşılaşırsın, sırf o gün orada karşılaştınız diye haftaya düğünüm var mutlaka bekliyorum der. Bu tarz davetlere katılmadım. Böyle durumlarda kendime bir sordum, ben bu kişinin mutlu gününde yanında olmak istiyor muyum ve ben orada olmazsam mutluluğundan bir şey eksilir mi diye. Cevabım hep hayırdı. O yüzden son beş buçuk senedir sadece yeğenimin düğününe gittim. Bir de yarın kaynımın düğününe gideceğim. Bir süredir buna hazırlanıyoruz. Çok uzun zamandır abiye vb giymediğim için ayakkabı, çanta manta hepsini bir yerlere tıkmışım. Çıkardım bakımlarını yaptım. Bir kere giydiğim ve içinde kendimi mutlu hissettiğim bir elbisem vardı. Baktım hala oluyor bana :), onu hazırladım. Saçlarımı kestirdim. Çok uzamıştı ve saçak saçak olmuştu. Uzun kalsa (uzun dediğimde kastettiğim omuzlarıma değen saç boyu) düğünde topuz ya da şekil bir şeyler yaptırır mıyım diye düşündüm. Yaptıracağımı pek zannetmediğim için gittim kestirdim. Kuaför kestikten sonra fönleyince tam düğünlük saç oldu ama yıkanınca fönü gitti. Belki yine düğünden önce çektiririm dedim ama kısa saçın sadece ön kısmına fön çektirmek saçma mı olur bilmiyorum. Evde de yapamam çünkü fön makinem ya da föne uygun fırçam yok. Bu gittiğim kuaföre ben ensem - kulaklarım açılsın diyordum genelde ve neredeyse bir cm kalana kadar kesiyordu her yeri. Ben yine de seviyordum o halini ama aşırı kısa oluyordu. Bu sefer düğüne gideceğim öndeki grilerim görünecek boyda olsun dedim ve tam istediğim boyda kesti. Bundan sonra ne söyleyeceğimi biliyorum artık azından :O). 

    Sonra yine görüşmek üzere. 

24 Ekim 2024

EKİMİN YİRMİ DÖRDÜ - 2024


 


   Gördüğünüz kitaplıkları 22-23 sene önce evdeki kitap sayımın artmasıyla almıştım. Çanakkale'de oturuyorduk o zaman. Çarşıdan Donanma'ya çıkan cadde üzerindeki bir dükkandı. Mobilyacı da değildi aslında. Önce bir tane aldım. Kitapların yine ortada kaldığını ve kitaplığın da kaliteli olduğunu görünce gidip iki tane daha almıştım. Üçleyince birini özellikle kapalı kısmı olan modelden seçmiştim ki ortadaki ıvır zıvırı da biraz toplasın. Orada kullandık. Büyükçekmece'ye taşınma aşamamızda 1-2 sene depoda beklediler. Sonra eski evde de kullandık. Burada da pek tabi ki bizimle oldular. Ve gerçekten kaliteli malzemeden yapılmışlar ki, bir iki sıyrık dışında yeniden farkları yoktu ama bana yetmiyordu. 
   Bu eve taşındığımızdan beri hole kitaplık, dolap yaptırmayı düşünüyordum ama marangozu çağır, bekle gelsin, ölçü alsın, fiyat versin, yapılmasını bekle, takılsın. Bu arada yerleştir, düzenle, yeni bir dolaba alış kısmı gözümde büyüyordu. Tam olarak ne istediğimi de oturtmamıştım kafamda. Örneklere bakıp duruyordum sürekli. Hiç acele etmemiştim. Yaz başında portmanto kırılmasaydı büyük ihtimalle daha en az birkaç sene yaptırmazdım. Portmantolara çok baktım. Beğendiğim modeller de oldu. Yenisini alırsam birkaç seneye hole dolap yaptırdığımda uyum sağlar mı emin olamadım. O yüzden portmanto alımını da erteledikçe erteledim. En sonunda kesin alıp almamaya karar vermeden bir de marangozla görüşelim, belki yaptırırız belki vazgeçeriz ama yolumuzu çizmiş oluruz en azından diye düşündüm. Sonuç aşağıda gördüğünüz fotoğraflar oldu :O).  


    Holdeki eski kitaplıkları ihtiyacı olan birine verecektim aslında ama Atahan odası için istediğini söyledi. Hiç üşenmeden onları boyadı, vernikledi. Kapaklı dolabın kapağını çıkardı. Her biri için üç kat boya vurdu, kurumalarını bekledi. Odasında yer açtı ve bence çok iyi yaptı. Kitaplıklar zaten yeni gibi ve çok sağlamdı. Boyanınca odasına da çok güzel uyum sağladılar. Fotoğrafta henüz yerleştirilmesi bitmemiş halini görüyorsunuz. Daha yeni fotoğraflarını da çekmiştim ama camdan çok ışık vurduğundan kötü çıkmış. Kullanmamaya karar verdim. Eskilerle idare edelim. 


   Holun yeni hali efendim, buyrun. Dolabın rengini sokak kapımızla aynı yaptırdık. Daha koyu ya da çalışma odasındaki kitaplığın renginde düşünüyordum aslında ama oda kapılarımız açık kahverengi, dolap koyu kahverengi, evin kapısı kızıl kahverengi derken holde üç ayrı renk olacaktı. Sokak kapısına uydurmaya karar verdim. Tasarımı hayal ettiğimden biraz farklı oldu açıkçası. Bazen yadırgıyor gibi de hissediyorum kendimi ama genelde seviyorum dolabımı :0). Bu, birkaç gün önceki fotoğrafı. Yerleştirmesi bitmeden çekmiştim. Atahan'ın odasını çekerken burayı da tekrar çektim ama burada da tavandan gelen ışığı ayarlayamamışım. Kullanmadım o yüzden yerleştirme aşamasını görüyorsunuz. Bana çok bol alan sağladı. Hepsi dolmayacak bile büyük ihtimalle. İleriye dönük olarak da dağınıklığı toparlamamda faydası olacak. Kitap rafı kısmını odaya geçişi zorlaştırmamak için biraz daha dar yaptık. O da pratikte kullanım kolaylığı sağladı. Eski kitaplıktaki tüm kitaplarımı raf kısmı toparladı. 

                                   

    Bir de salona iki küçük raf yaptırdım. Bunlar yatak odasında gardırobun yanında torbalar içinde duran kitaplarımdı. Çalışma odasını düzenlerken oraya sığmayan ama vermek de istemediğim kitapları ayırmıştım. O ayıklamadan sonra hangi kitabı verdim, hangisini ayırdım, hangisi kitaplıkta hiç bilemiyordum. Bu dertten kurtuldum. Sağda solda hiç kitabım kalmadı. Çalışma odasındaki kitaplıktan da üç rafı buraya taşıdım. Orası da rahatladı. Yeni kitaplar için de yer açıldı. Taşındığımızdan beri salonda pencerenin iki yanındaki boşluk gözümüze çarpıyor, sürekli fikirler üretiyor ama orası için. içimize sinen, hoşumuza giden bir şey bulamıyorduk. Marangozu çağırmaya karar verdiğimizde kocam pencerenin iki yanına kitaplık önerdi. Kitaplığa hiçbir zaman hayır demeyeceğim için tabi ki kabul ettim. Şimdi her odaya girişimde kitaplarımı görüp mutlu oluyorum. İlerisi için bu kitaplıkları Atahan'a söz verdim. Kendi kitaplığı dolduğunda burayı kullanacak. Buraya koyduklarımın çoğu henüz okumadığım kitaplar. Okudukça belki verilecek, belki çalışma odasına gidecekler. Yerlerine de yenileri gelecek. 
   Sonuçta kitaplarımı nereye koyacağım sorununu çözmüş oldum. Hem eskileri yerleştirebildim hem de raflardaki boşluklar sayesinde önümüzdeki senelerde alacağım yeni kitaplara da yer açılmış oldu :O).  Marangoz ilk geldiğinde siparişi vermiştik. Salona, hole kitaplık dedik. Raf aralıklarına kadar konuştuk. Renk için örneklerle ikinciye geldiğinde çalışma odasındaki kitaplığı gösterdik, şaşırdı. Sizin kitaplığınız varmış zaten dedi. Var da yetmiyor açıklamasını yaptık. Yatak odası dışında her odamızda bir kitaplığımız oldu. Orası da şimdilik dursun, on sene sonra tüm kitaplıklar ağzına kadar dolduğunda kullanabileceğimiz boş bir alan olarak kalsın :O). 
  Beğendiniz mi? Beğendiyseniz yazın, beğenmediyseniz yazmasanız da olur :O). Bu da öyle bir cümle oldu ki kimse yorum yazmazsa kimse beğenmedi gibi olacak. Tamam tamam, beğenseniz de beğenmeseniz de yazın fikirlerinizi, çok mutlu olurum. 
  Sonra yine görüşmek üzere...

16 Ekim 2024

EKİMİN ON ALTISI - 2024

    Bir süredir yazamadım. Bu arada iyileşme, dikişlerin alınması dönemini atlattım. Kasım başında bir çekim olacak sonra taaa dört ay bekleyeceğiz.. Zoru bitti gibi geliyor, haydi bakalım hakkımızda hayırlısı :O).

  Yeni portmantomuz ve kitaplıklarımız yapıldı geçen gün. Bir iki şöyle değil de böyle de olabilirmiş dediğim nokta var ama genel olarak çok beğendim. Kitaplarım için fazlasıyla yerim oldu. Çok mutluyum. Yerleştirmem biter bitmez sizlerle de fotoğraf paylaşacağım. Tahmin edebileceğiniz üzere biraz evi derleyip toplamaya yoğunlaştım. Son zamanlarda ister istemez çok dağılmıştı ve ben de sıkılmaya başlamıştım bu halinden. Dolaplarımı yerleştirip düzenini iyi kötü oturtup artık biraz da keyfini çıkarmak istiyorum.

  Sonra yine görüşmek üzere...

8 Ekim 2024

EKİMİN SEKİZİ - 2024

 

  

   Ahmet Ümit'in son kitabını bitirdim. Genel olarak beğendim ama kısa geldi bana. Doyurmadı. Daha uzun, daha ayrıntılı, daha karakter analizli olsa daha da çok beğenirdim. Seviyorum Nevzat Başkomseri 💕

  


  Yırtıcı Kuşlar Zamanı'nı bitirdikten sonra da Hyunam-Dong Kitabevi'ni okudum. Durağan ama güzel bir hikayesi olan, diyaloglarını zayıf bulduğum fakat yine de sevdiğim bir kitap oldu. Uzun zamandır merak edip okumak istiyordum. 

   Hyunam-Dong Kitabevi'ni de bitirince bir süre neye başlayacağımı bilemedim. Normalde daha elimdekini bitirmeden sonrasında ne okuyacağımı belirlerim. Okuyacak çok kitabım var da hiçbiri beni çekmedi. Sonra hafif ve komik bir şeyler okuma isteğiyle Süreya Kuaför Salonu'na başladım. Komik bir kitap gerçekten. Henüz bitirmedim ama beğendim diyebilirim..


   Sizi Pervasız'la tanıştırmak istiyorum. Kendisi son birkaç gündür bizim mutfakta takılan bir örümcek. Gerçeği fotoğrafta göründüğünden daha tatlı ve daha küçük. Bizim ortalıkta olmamıza hiç aldırmadığından adı Pervasız. Elimizi uzattığımızda zıplayarak kaçıyor. Beraber yaşayıp gidiyoruz :O).

  Geçen perşembe diş ameliyatından dönünce geçirdim pijamamı üzerime, salondaki kanepenin yastıklarını ayarladım, bir de üzerime battaniye çektim ve yattım. O günden beri hasta modundaydım. Arada kalktım tabi ki de ama pek bir şey yapamadım, keyfim yoktu, ilaç içiyordum, uyuyordum, kitap okuyordum. Şimdi iyiyim artık. Bugün yatağımı topladım, pijamalarımı çıkardım, biraz ev işlerini toparladım. Yeniden ayağa kalkmak hoşuma gitti. Biraz hassasiyet hala var ve dikişler de tee pazartesi alınacak ama olsun geçen günlere göre çok daha iyiyim :O).

  Yine görüşmek üzere...

4 Ekim 2024

EKİMİN DÖRDÜ - 2024

 



 Yabancı serisini yaklaşık iki buçuk ayda bitirdim. Şimdi Ahmet Ümit’in yeni kitabına başlayacağım. Hem günlerdir basılıp satışa çıkmasını heyecanla bekliyordum hem de bu kadar uzun süre fantastik okuduktan sonra biraz tür değiştirmek iyi gelecek. Seri genel olarak güzel ama bazen biraz sıkıldığım ve artık bitsin dediğim de oldu:). Bir de okuyacak yeni aldığım çok kitabım var.  Kitaplıkta gözüme iliştikçe seriyi yarım bırakıp onlara başlayasım geldi hep. Bir süre seri okumak istemiyorum. Tek ve yeni kitaplarımı okuyacağım sırayla. 

İkinci diş ameliyatımı da dün oldum. Dişim de çekildi. İlk ameliyatta diş çekme kısmı zor ameliyat kısmı kolay gelmişti. Nahoş da bir işlem sonuçta. Geriliyorum tabi ki her seferinde. O yüzden işlem başlamadan önce kendimi diş çekimi en fazla beş dakika sürecek, bir daha çekim olmayacak diye telkin ettim. Peki ne oldu, çekim bir dakika bile sürmedi, hiç zorlamadan su gibi aktı geçti ama bu sefer operasyon kötü ve daha sıkıntılı ve bir tık da acılı geçti:). Ondan önce de en fazla bir saat sürecek diye telkin ettim kendimi. Dayanırsın dedim ama biraz zorlayıcı olunca arada içimden küfür ettim dişlerime:). Bıktım sizinle uğraşmaktan da dedim. Neyse ki bitti gitti ve sonraki iyileşme dönemi de ilkine göre daha kolay geçiyor, yine de yatıyorum dünden beri. Yarın biraz daha iyi olurum diye düşünüyorum. Evdeki her işi oğlumla kocam hallediyor. Onların yapmadıkları - yapamadıkları da ben iyi olayım da yapayım diye beni bekliyor:). 
Yine görüşmek üzere…

30 Eylül 2024

EYLÜLÜN OTUZU - 2024

 Son günlerde yoğun bir şekilde kitap okuyorum. Yabancı serisinin yeni çıkan son kitabına başladığımda önceki olayları hiç hatırlamadığımı fark edince seriyi birinci kitaptan itibaren okumaya başlamıştım. Eski kitapları bitirdim ve taze olaylarla dolu son kitaba başladım. Bir an önce bitirmek için elimden bırakmıyorum :O). 

 İkinci diş ameliyatım bu çarşamba yapılacak. Bugün olacaktı aslında ama doktorun sağlıkla ilgili acil işleri çıkınca erteledik. Bu da bitince dört ay boyunca kemik güçlenmesi için bekleyeceğiz. Sonrası implant aşaması. 

 Kırılan vestiyerin yokluğunu yaz boyunca pek hissetmemiştik hatta onun yerine esintiden faydalanmak için koltuğu çıkarmıştım ama havalar soğuyunca ince montlarımızı giymeye başladık. E yarın öbür gün kışlık olanlar da ortaya çıkacak ve holde şu an hiçbir şey olmadığından elimizde kalıyor hep montlar, sağa sola atıyoruz. Bu yüzden daha fazla ertelemeden bir portmanto yaptırmaya karar verdik. Holdeki kitaplıklarım da yeterli değildi. Takım olacak şekilde marangoza sipariş verdik. Oturma odasına da ek kitaplık yaptırıyoruz. Hem benim yatak odasında gardıropta duran kitaplarıma yer bulmuş olacağım hem de Atahan'ın son zamanlarda çoğalan kitaplarını yerleştireceğiz. Heyecanla bekliyorum. 

 Hasretle beklediğim sonbahar geldi. Çok mutluyum. Hava serinledikçe ve yavaş yavaş uzun kolluları çıkarmaya başladıkça daha da mutlu oluyorum. Yazın neminden nefret etmiştim bildiğiniz gibi. Bu serinlik ve yağmur ruhuma iyi geliyor. 

Sonra yine görüşmek üzere...

25 Eylül 2024

EYLÜLÜN YİRMİ BEŞİ - 2024


 2021'de çekmişim bu fotoğrafı. Ablam çalışma odasında telefonla konuşurken onun haberi olmadan. Geçen gün tesadüfen karşıma çıktığında bir an gerçekten içerideymiş, telefonla konuşuyormuş da bitirince yanıma gelecekmiş gibi geldi. Anlık güzel bir yanılsamaydı sonraki hayal kırıklığı da yüksek oldu. Hep özlüyorum zaten de son zamanlarda biraz daha depreşti gibi özlemim yine. Sizinle paylaşmak iyi geliyor. 

Sonra yine görüşmek üzere...

23 Eylül 2024

EYLÜLÜN YİRMİ ÜÇÜ - 2024

 Neredeyse tamamen iyileştim ve ayaklandım. Dikişlerim hala alınmadığı için evden hiç çıkmadım yolda molda bir şey olur, biri çarpar canım acır diye korktum ama bugün randevum var. Dikişler alınacak, öteki operasyonu da yapar mı bugün (sol tarafa yapılacak olan) bilmiyorum ama bir an önce olsun da inşallah sağlıkla onu da atlatayım iyileşme kısmına geçeyim istiyorum. Bunlardan sonra da işim bitmeyecek ama en ağır kısmını atlatmış olacağım en azından diğerleri bu kadar zahmetli olmaz diye düşünüyorum. 

 Ben evden çıkmadığımdan dün arkadaşlarımı ağırladım evde. Eski iş yerinden hala görüştüğüm ve sevdiğim iki arkadaşım geldi. Keyifli vakit geçirdik. Biz çalışırken evde buluşma kısmı zor geliyordu, iş çıkışı bir yerlere gidip oturmak çok daha pratikti ama ben evde misafir ağırlamayı severim aslında. Ev çok daha rahat bence. İstediğimiz gibi oturduk kalktık, çayımızı da kahvemizi de sigaramızı da içtik. Etraftaki insan kalabalığının gürültüsü yoktu, yormadı beni. 

Ben evliliğimde 25. seneme girdim ama bu seneye kadar hiç kışlık domates yapmadım. Annem yapıp veriyordu, kaynım, görümcem yaptıklarından ayırıyordu zaten çok yoğun kullanmadığımdan onlar da bana yetiyordu. Annem ve kaynım bu sene yapmayacağını söyleyince on kilo kadar domates alayım da ben yapayım hem de öğreneyim dedim. Kavanozlarımı, kapaklarımı da hazırladım. Anneme beraber yapalım dedim, onun usulünü öğreneyim onun gibi yapayım diye ama bir ara annem şehir dışındaydı, sonra benim diş işleri çıktı domates yapma mevsiminin sonuna geldik neredeyse ama ben hala yapamadım. Bir aksilik olmazsa bu hafta yapayım ve o işi de bitireyim istiyorum. 

Vitrinim yok evde ama kadehlerimi, fazla bardaklarımı koyduğum bir dolabım var. Dağılmış, tozlanmış, bardaklar üst üste duruyor arada devriliyorlar, her seferinde kırılmanın ucundan dönüyoruz ve her kapağını açtığımda şurayı bir toplayım bir ara diyordum ama o ara neredeyse bir senedir hiç gelmiyordu. Komple boşaltmak gözümde büyüyordu açıkçası. Geçen gün bir haftadır evden hiç çıkmadan hep yatıyor olmanın verdiği enerji ve sıkıntıyla dolaba giriştim. Boşalttım, masanın üzerine yığdım. Bir yıkayım tozu gitsin de öyle yerlerine koyayım dedim ki, sular kesilmiş! Çok sık kesilmez halbuki sularımız belki senede bir - iki kere ama işte o senede bir kere kesileceği gün de benim senede bir kere bardak dolabını düzenleyeceğim günü buldu. O gün o iş kaldı. Ertesi gün de başka şeyler yaptığımdan çok az bir kısmı yıkandı. Sonraki gün bana bir atalet geldi hiç elimi süremedim. Derken derken gün gün az az yıkadım kaldırdım ama hep bir köşede bir kısmı bekledi. Yani aslında makinede yıkanabilecekler yıkandı da elde yıkamam gerekenleri yapmayı bir türlü canım istemedi, çok zor geldi. Dün artık misafirim gelecek diye son kısmını da yıkadım ama kurulayıp kaldırmaya fırsatım olmadı. Bugün artık dolaba yetleştireceğim ve bu iş de bitmiş olacak. Bazen bazı işler ne kadar sürünüyor elimizde, bilmem size de oluyor mu? Benim her zaman olmuyor ama oldu mu da tam oluyor:). Suların kesilmesi o anlık dolap toplama gazımı alıp götürünce bu iş de öyle oldu, süründükçe süründü. Ben bile bıktım elimin altında sürekli yıkanacak bardak, kafamda sürekli o işin olmasından. Bittiği için mutluyum:). 

Sonra yine görüşmek üzere…

15 Eylül 2024

EYLÜLÜN ON BEŞİ - 2024

 Cuma günü tedaviye başladık. Dişçi, küçük bir diş ameliyatı yaptı sağ tarafıma, hazır uyuşturmuşken bir iki dişi de çekti. İyileşince aynısı sol tarafa da yapılacak. İğneden sonrasını kesinlikle hissetmedim. İğneyi bile vurduğunu anlamayacaktım neredeyse. Ameliyat sonrası ağrı hiç olmadı ara ara acıdı biraz, onu da ağrı kesici rahatlıkla halletti. Yani çok ağrı sızı olmadı ama hassasiyet vardı. Sigara içemedim uzunca bir süre. Ertesi gün yanağım biraz şişti derken çok acı çekmesem de nahoş bir süreç oldu benim için :O). Geçmesini sabırsızlıkla bekliyorum.. İlk gün biraz daha sıkıntılıydı benim için ama bugün ikinci gün ve çok daha rahatım. Genelde yattım, kitap okudum. Hiçbir iş yapmadım-yapamadım. Kocamla oğlum hem idare ettiler hem de ellerinden geldiğince yardımcı oldular. Tedavinin en zor kısmı bu iki diş ameliyatı kısmı. Bunun da birini atlattım, biri kaldı.  Diğerlerinin daha hafif geçeceğini düşünüyorum. 

    Yine görüşmek üzere...