13 Kasım 2024

KASIMIN ON ÜÇÜ - 2024


   Atahan'a ördüğüm battaniyeyi paylaşmamıştım sizlerle. Yaz başında bitirdiğimden hiç kullanmadan, fotoğraflarını da çekmeden direkt dolaba kaldırmıştım. Geçen gün Atahan üşüdüğünü söyleyince kullanmak üzere çıkardım. Çıkarmışken de fotoğraflarını çektim. Büyük ve geniş bir battaniye. Benim çift kişilik yatağımı rahatlıkla örtüyor ama aslında tek kişilik olmasını planlayarak ördüm :O). Rahat rahat örtünülür işte hiçbir yer açıkta kalmaz. Neyse, ben battaniyeyi çıkardım, fotoğrafladım Atahan dedi ki, ben bunu şimdi kullanmayacağım, yine topladım kaldırdım. İleride kendi evinde kullanacakmış ya da çocuğuna saklayacakmış. Benim için fark etmez, battaniye onun nasıl isterse öyle yapar. 

  Son üç gündür bir yandan mutfakla bir yandan da kütüphanemle uğraştım. Bir de ağrımıyor dediğim dişim ağrımaya başladı. Hem meşgul, hem yorgun hem de keyifsizdim. Ağrı kesici ağrıyı geçirdi rahatlıkla ama normalde ilaç içmeyi sevmediğimden kullanmak zorunda olmak sinir etti beni. Bir de diş bile kalmadı ağzımda bu neyin ağrısı yani. İki ameliyatı sıfır ağrıyla geçirip diş çekiminde ağrı yaşamak da saçma. Gerçi çekimler zordu, sıkıntılıydı, neredeyse dikiş de atacaktı, bu da bir ameliyat kadar oldu. Bugün çok daha iyiyim. Şişlik ve hassasiyet geçti. Moralim de düzeldi :O). 

  Kitaplıkları yaptırdıktan sonra ben aslında sadece kitapları dizmiştim. Hepsi karman çormandı. Hangi kitabım nerede hiç bilmiyordum. Yazarların birden fazla kitabı varsa hepsi ayrı bir raftaydı. Geçen kış kitaplığımı düzenlerken, attığım, verdiğim, sattığım olmuştu. Neyi verdim, ne kalmıştı elimde net hatırlamıyordum. Aradığımı bulamıyordum. Ciddi bir düzenleme şart olmuştu. Tüm kitapları tek tek elden geçirdim. Türlerine göre yerleştirdim. Serileri sıraya dizdim. Sevdiğim yazarların bende olmayan kitaplarını tespit ettim. Aynı yazarın kitaplarını bir araya getirdim. Belli odalardaki kitaplıklarıma sadece belli kategorilerdeki kitapları koydum. Raf içinde de boylarına göre sıraya dizdim. Bunları yaparken hepsini tek tek listemden kontrol ettim. Listede olmayanı ekledim, karışıklıkları düzelttim, listede adı olan ama artık bende olmayan kitapları tespit ettim. Henüz okumadıklarımı tek tek not aldım. Bir daha okusam dediklerimi belirledim. Toplamda üç dört gün sürdü. Yorgunluktan öldüm çünkü sürekli üç kitaplık arasında mekik dokudum, oradan oraya kitap taşıdım, rafları boşalttım, doldurdum. Dün bitti ve sonuç içime çok sindi. Size tekrar fotoğraf atmıyorum çünkü raf düzenleri değişmedi içerik değişti sadece. Birçok kitabı oturma odasına koydum. Çalışma odamdaki rafları biraz rahatlattım. Eskiden sımsıkı kitap dolu olduğu için her yeni kitap aldığımda yeniden düzenlemem gerekiyordu. Şimdi her rafta biraz yer bıraktım. İstediğim kitabı rahatlıkla ekleyebileceğim. Uzunca bir süre tekrar düzenleme yapmama gerek olmayacak. Mutlu ve gururluyum. 

  Mutfak tezgahımda soldan sağa çekmeceler, evye ve altındaki dolap, bulaşık makinesi, fırın (üzerinde ocak) ve kombi dolabı var. Geçen gün fırının altından su geldiğini gördük. Fırından akacak herhangi bir su olmadığı için yanındaki bulaşık makinesinin su akıttığını düşündük. Çektik arkasına baktık arkada da su birikmişti. Temizledim, kuruttum. Tamirci çağırdık ama ertesi güne randevu verdi. O gün makineyi kullanmadım. Bulaşıkları elimde yıkadım. Bir süre sonra yine ve bu sefer daha fazla su aktığını gördük. Yine makineyi çektim, sildim, kuruladım. Evye altındaki dolaptan su akıyor mu, ıslak bir yer var mı diye baktım, hortum bağlantı yerlerini kontrol ettim. Her yer kuruydu, çıkmış bir hortum ve saire yoktu. Böyle olunca bulaşık makinesi için gelecek tamirciyi iptal ettik çünkü makineyi hiç kullanmadığım halde su akmaya devam etmişti. Bağlantı yerlerini de kontrol edip kuru olduğunu görünce duvar içindeki  borularda çatlak ya da patlak olabileceğini düşündük. Tesisatçıyı çağırmaya karar verdik. O arada tekrar makineyi çektim, dolapların altına, üstüne, fırına, ocağa her yere baktım. Su sızıntısı, nem aradım. Bazaları çıkardım (Zeminle mutfak dolabı arasındaki, dolabın ayaklarını gizleyen levha). Dolap altında sızıntı, akıntı, su birikintisi var mı diye inceledim. Görünürde bir şey yoktu. Çeşmeyi açtım, yere yattım direkt duvardan zemine su aktığını gördüm. Dolabın altını komple boşaltım, yine tüm bağlantıları inceledim, her yer kuruydu. Çeşmeyi tekrar açtığımda gider hortumunun takılı olduğu noktadan su aktığını anladım Hafif yerinden oynamış. İttirdim. su akıntısı kesildi :O). Çeşmeyi açtıkça sızıntı yaptığından su yere akıyormuş. Ben yerlere su akmasın diye makine yerine elde bulaşık yıkadıkça çeşmeyi daha çok kullandığımdan daha çok su akmasına sebep olmuşum. Su bulaşık makinesinin altından çıkınca ondaki bir arızaya yoğunlaşmıştık ama yanılmışız.. İlk baktığımda çeşme açık olmadığı için su da sızmadığından hortumlar aklımıza gelmedi. e hortum tamamen çıkmadığından ilk bakışta suyun oradan geldiğini de anlamak mümkün değildi. Böyle böyle derken ilk suyu gördüğümde makine bozuldu diye üzüldüm. Zaten eski olduğu için acaba yenisini mi almamız gerekecek diye endişelendim. İki gün yerden su temizlemekle, elde bulaşık yıkamakla, mutfağın dağınıklığıyla, oradan mı buradan mı araştırmalarıyla, tamirci beklemekle, sonra sorunu tespit edip düzeltince mutlu olmakla ama yine de tüm işlerin yorgunluğuyla geçti. Mutfak hala biraz dağınık ama o kadar yoruldum ve mutfaktan bıktım ki son işleri bitirmek yerine gelip size yazmayı tercih ettim. 

  Yine görüşmek üzere.

Hiç yorum yok: