Geçen gün karşıma "evde Ferrero Roche yapın" tarifi çıktı. Malzemeler rahatlıkla bulunabilecek şeylerdi, tarif de basitti. Yaparım ben bunu dedim. Yaptım da. Sonuç yukarıda gördüğünüz ilk fotoğraftaki gibi oldu. Tadı da fena değildi. Yalnız normalde bu çikolatalar küçümen oluyor biliyorsunuz. Fındıktan büyük, cevizden küçük. Fotoğrafı yukarıdan çektiğim için çok belli olmuyor ama benimkilerin hepsi mandalina kadar oldu. Bir tane yiyenin karnı doyar, saatlerce acıkmaz. Öyle düşünün yani. Bir de içine çikolata koyup kapama kısmında çok zorlandım. Bir daha evde yapmayacağım. Gidip paşa paşa alıp yiyeceğim :O).
28 Şubat 2023
ŞUBATIN YİRMİ SEKİZİ
Geçen gün karşıma "evde Ferrero Roche yapın" tarifi çıktı. Malzemeler rahatlıkla bulunabilecek şeylerdi, tarif de basitti. Yaparım ben bunu dedim. Yaptım da. Sonuç yukarıda gördüğünüz ilk fotoğraftaki gibi oldu. Tadı da fena değildi. Yalnız normalde bu çikolatalar küçümen oluyor biliyorsunuz. Fındıktan büyük, cevizden küçük. Fotoğrafı yukarıdan çektiğim için çok belli olmuyor ama benimkilerin hepsi mandalina kadar oldu. Bir tane yiyenin karnı doyar, saatlerce acıkmaz. Öyle düşünün yani. Bir de içine çikolata koyup kapama kısmında çok zorlandım. Bir daha evde yapmayacağım. Gidip paşa paşa alıp yiyeceğim :O).
24 Şubat 2023
ŞUBATIN YİRMİ DÖRDÜ
Uzun zamandır yazmak istiyorum. Aklımdan yazılar da yazıyorum sürekli ama bir türlü elim gitmedi buraya yazmaya. Hayat devam ediyor. İyisiyle kötüsüyle devam ediyor. Toparlanmış gibi hissediyorum bazen kendimi ama sonra bir bakıyorum bir ses, bir kelime, bir hatıra yine sil baştan yaptırıyor. İlk günkü acı seviyeme dönüyorum. Özlem zaten çok büyük. Ablamı kaybedeli üç aya yakın bir zaman geçti ama hala bir çok şeyde “Bunu ablamla paylaşayım, bu fotoğrafı ablama atayım, bu konuda ablamın fikrini alayım.” diye geçiyor aklımdan. Sonra fark ediyorum bunun artık mümkün olmadığını ve her seferinde içim acıyor. O benim hem ablam, hem en yakın dostum, sırdaşım, dert ortağımdı yerini doldurabilmem mümkün değil. Ben, hep, birlikte yaşlanacağımızı, didişe didişe de olsa hep beraber olacağımızı düşünüyordum / hayal ediyordum / zannediyordum. Yanılmışım. Yazmaya devam edeceğim tabi ki ama bundan sonraki yazılarımda ondan çok bahsetmeyeceğim büyük ihtimalle. Onu anlatmak, ondan bahsetmek yüzeye çıkarıyor gömdüğüm üzüntülerimi, bana iyi gelmiyor. Belki gömme, anlat diyeceksiniz ama bunun zamanı henüz gelmedi, biliyorum. Biraz daha zamana ihtiyacım var.
Yine görüşmek üzere…
7 Aralık 2022
24 Kasım 2022
KASIMIN YİRMİ DÖRDÜ - 2022 / ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

21 Kasım 2022
KASIMIN YİRMİ BİRİ - 2022
Geçen hafta çok hastalandım. Bütün gün gayet iyi idim. Çalıştım, çocuklarla atölye vardı, koşturdum durdum. Akşama doğru tam artık çocukları velilere teslim etmeye yakın, sancı girmeye başladı kasığımdan. Kötü hissediyordum kendimi ama anlayamadım bir türlü bana ne olduğunu. Üşüttüm diye düşündüm ama üşütmekten daha kötü, gaz sancısı gibi geldi bir ara ama öyle de değil. Apandisit mi acaba dedim, emin olamadım. Mide bulantısı da var derken gittikçe kötüleştim. O arada annemler yan binadaydı, onlara çocukları teslim edip geleceğim demiştim ama kıpırdayamıyordum yerimden. Soğuk soğuk ter dökmeye başladım. Eve mi gideyim, hastaneye mi gideyim karar veremedim. Sancı arttıkça kapıya kadar bile gitmek gözümde büyümeye başladı. Bu arada telefonum bozuktu arama yapamıyorum, mesaj atabiliyorum sadece. Ne anneme haber verebildim, ne kocamı arayabildim. Annemler burada ama ablam zaten hasta, bir de benimle mi uğraşacak diye düşündüm. Kocamı arayım dedim ama araba Atahan'da onun da çıkıp gelmesi çok zor. Ne yapacağımı bilemedim. Bir de çok kötü değilsem eve gideyim hiç hastaneyle uğraşmayım diye de düşünüyorum. Derken baktım ki eve gidecek durumda değilim. Ofis telefonundan annemi aradım. Hastalandığımı, beni hastaneye götürmesini rica ettiğimi söyledim. Ardından kocamı aradım. Hastalandığımı, bilmem ne hastanesinin aciline geçeceğimi söyledim. Bütün bunlar olurken de, kötüleştiğimi herkes görüyorken, tam karşımda oturan eski bir hocamız sohbet etmeye çalışıyordu ısrarla benimle. Tanıdın mı beni, sen şu hocanın kızı mısın, seni hastaneye götürsünler vb. şimdi tam hatırlamadığım bir sürü cümle. Tek kelimelik cevaplar da versem vazgeçmedi konuşmaktan. O arada annem geldi. Direkt hastaneye geçtik. Acildeki doktor da şikayetlerimi duyunca dahiliyeye sevk etti. Muayene, tahlil, ultrason kıvrana kıvrana oldu. Sancı girdikçe donup kaldığımdan normalden uzun da sürdü. Neyse, direkt odaya alıp ağrı kesici ve serum vereceklerini söylediler. Biraz kendimi toparlamaya başlamışken teşhis de geldi: Kum döküyormuşum. Hayatımda ilk defa olduğundan aklımın ucuna bile gelmemişti. Çok beter sancı çektiren bir durummuş. Yaşamış görmüş oldum. Serum ve ilaç sancıları sonlandırdı neyse ki, iltihap da varmış vücutta. Antibiyotiğimi, ağrı kesicilerimi, raporumu aldım eve geldim. Ertesi gün biraz ateş, hafiflemiş sancılar derken, en sonunda bugün tamamen iyiydim. Bunu da böyle atlatmış oldum.
Geçmiş olsun bana :)
1 Kasım 2022
KASIMIN BİRİ - 2022
30 Ekim 2022
EKİMİN OTUZU - 2022
Bu hafta sonunu hasta ve keyifsiz geçirdim. Üşüttüm ya da mikrop kaptım tam olarak hangisi olduğunu bilmiyorum ama hafif ishal, bol mide ağrısı ve krampıyla yastıktan başımı kaldıramadım. İşte ve özelde çok da yoğun olduğum bir hafta sonuydu. İşte sürünerek evde hiçbir şey yapmadan sadece yatarak kötü kısmını atlattım gibi. Bugün çok daha iyi hissediyorum kendimi :0).
Bazen eski yazılarıma bakıyorum. Her gün yazmışım. Uzun uzun yazmışım hem de. Ne kadar değişmiş hayatım, neler neler yaşamışım. Bire bir ne olduysa anlatıyormuşum, çok daha ayrıntılı yazıyormuşum. Okumak genelde hoşuma gidiyor bazen de hüzünlendiriyor beni. Kaybettiklerimiz, artık yanımızda olmayanlar derken anılara dalıp gidiyorum. Yine de iyi ki yazmışım diyorum. 2005'ten bu yana tam 17 sene olmuş. Yanlış hesapladım zannettim başta. Döndüm hem ilk yazımın tarihini kontrol ettim hem de hesap makinesiyle hesapladım. Hayır, yanlış değilmiş, tamı tamına on yedi sene olmuş gerçekten. Hayatımın son on yedi senesi bir şekilde kayıt altına alınmış olmuş. Daha da ömrüm oldukça yazmayı düşünüyorum. Ne kadar azaltsam da yazma sıklığımı tamamen vazgeçebileceğimi düşünmüyorum.
Yine görüşmek üzere...
27 Ekim 2022
EKİMİN YİRMİ YEDİSİ - 2022
Geçen gün servis bekliyordum. Birkaç dakika erken gitmişim. Duraktaki ağaca yaslandım, kitabımı da aldım elime, okumaya başladım. Sonbahar sebebiyle ağacın altı yaprak doluydu ve tek tük de düşüyorlardı zaten. Rüzgar yoktu ama sebebini anlayamadığım şekilde birden bir yaprak yağmuru yağdı başımdan aşağıya. Çok güzel ve şaşırtıcıydı. Altın sarısı yaprak halısı oluştu ağacın dibinde. Sıcacık güneş vuruyordu yüzüme, keyifliydim, yaprak yağmuruyla keyfim büyük bir mutluluğa dönüştü, tüm günüm de çok güzel geçti❤️.
Yine görüşmek üzere…
21 Ekim 2022
EKİMİN YİRMİ BİRİ - 2022
Son günlerde zamansızlık en büyük sorunum. Yetemiyorum, yetişemiyorum, bitiremiyorum işleri. Evde de aynı, işte de aynı. Yoğunluktan dolayı mı, ben mi biraz savsakladım da birikti, sebebinin hiç farkında değilim açıkçası. Bu yoğunluğun arada beni biraz bunalttığı zamanlar oluyor. Kendi kendimi, elbet bir şekilde hepsi hallolur, diyerek sakinleştiriyorum. Halloluyor da hep bir şekilde zaten ama ben biraz sabırsızım galiba :O).
Yine görüşmek üzere.
16 Ekim 2022
EKİMİN ON ALTISI - 2022
Geçen ay sizlere uzun zamandır kullandığım bilgisayarımın artık yenilenmeye ihtiyacı olduğundan bahsetmiştim. Ekim başında yenisini aldım. Çok mutlu bir şekilde, yeni ve dokunmaya kıyamadığım, pamuklara sardığım bilgisayarımdan yazıyorum şu an :O). Dün, yeni bilgisayarımdan hiç yazı yazmadığımı fark edince bloguma giriş yapayım, güzel ve uzun bir yazı döktüreyim dedim. Blogspotu açtım, girdiğim şifreyi kabul etmedi. Blogunun mail adresinden yeni şifreni oluştur dedi. Tamam dedim, blogumun mail adresini açayım ama ona girdiğim şifre de yanlış çıktı. Blogumun mail adresi de beni girmiş olduğum güvenlik mailine yönlendirdi. Gittim onda oturum açtım. oradan aldığım şifreyi blogumun mailine verdim, oraya gelen şifreyi de aldım blogspota yapıştırdım derken uğraştıkça uğraştım. Yine de bloguma giremedim. Site yeni blog açtırmaya uğraşıp durdu bana, isim gir dedi falan filan en sonunda bloguma yanlış mail adresiyle girmeye çalıştığımı fark edince düzeltip giriş yapabildim, şifreyi de not aldım gizli saklı bir köşeye ama tüm bu uğraşlardan o kadar yorulmuştum ki, yazı yazacak enerjiyi bulamadım. Yazım bugüne kaldı.
19 Eylül 2022
EYLÜLÜN ON DOKUZU - 2022
Ablamın battaniyesini bitirdim. Hem de ağustosun yirmi ikisinde. Yazın o en sıcak ve bunaltıcı günlerinde! Fotoğrafını koymak için bekledim. O zamanlarda daha bakarken içimi afakanlar basıyordu şimdi ise tam da battaniye zamanı. Bitirdiğimde saat gecenin bir yarısı olduğu halde kötü ışık, kötü dekor demeden fotoğrafını çektim. Ablama vermek üzere koydum bir torbaya bir daha da elime almadım. Parçaları dikerken evin en çok cereyan yapan noktasına konuşlandım. Açtım tüm camları, ancak öyle dikebildim. Bence çok güzel oldu. Ellerime sağlık. Şimdi yine yeniden yeni bir parçalı battaniyeye oğlum için başladım. Düz örüyorum, bu motiften yapmıyorum. Renkleri de kırçıllı olacak şekilde ayarladım. Ne zaman biter bilmiyorum ama bittiğinde sizinle de mutlaka paylaşacağım...
18 Eylül 2022
EYLÜLÜN ON SEKİZİ - 2022
İş yerinin bahçesinde gözüm sürekli salyangozlarda. Çok seviyorum onları. Hele yağmur sonrasında küçüklü büyüklü onlarcası oluyor etrafta. Sürekli fotoğraflarını çektiğimden telefonum yüzlerce salyangoz fotoğrafı dolu :O).
12 Eylül 2022
EYLÜLÜN ON İKİSİ - 2022
Yazamadım pek son bir aydır. E günler de çok çabuk geçiyor her zamanki gibi. Tadım tuzum olmuyor bazen, dünya hali bir sürü sorunla uğraşıyoruz. Keyifsiz olduğum dönemlerde blog gibi herkese açık mecralarda değil de kendi özelimde içimi dökmek amaçlı yazıyorum genelde.
Ablamın son aldığı kemoterapilerin pek etkili olmadığını öğrendik. Tedaviye başka bir ilaçla devam edilecek ama her duraksama başka bir moral bozucu etken olduğu için size şu an ilaçlar iyi geliyor, yol katediyoruz demeyi çok daha fazla tercih ederdim. Yine de savaşa devam ediyoruz ve edeceğiz de, ileride güzel güzel haberler vereceğimiz günlerimiz de olacak mutlaka:).
Dün günübirlik Kırklareli’ye gittik gezmeye. Hava güzeldi, hep bir aradaydık, çok keyifli bir gün oldu bence. Bu tarz gezileri daha sık yapmalıyız aslında. Normalde ben izin günümde evde olmayı tercih ediyorum ama bu sene tercihlerimi değiştireceğim birazcık.
Kitap da pek okumuyorum son zamanlarda. Kitaplığımı biraz düzenlemeye karar verdim. Bir sürü okunmamış kitabım var ama kitaplıkta gözüme çarpmıyorlar. Onları ön plana çıkaracağım. Bir yerlerden alıp bulup koyduğum aslında pek okumadığım tarzdaki kitapları ayıracağım ve daha sık yeni kitap alacağım. Kış dönemine hazırlık çalışmalarım bunlar olacak.
Arayı çok uzatmamaya çalışacağım. Sonra yine görüşmek üzere..,
13 Ağustos 2022
AĞUSTOSUN ON ÜÇÜ - 2022
Evde eski ve büyükçene bir saklama kutum vardı. Ivır zıvırları toplamak için kullanıyordum. Boyu falan iyiydi ama şeffaf oluşu hiç hoşuma gitmiyordu. Bugün onu kolaj / dekupaj karışımı bir şey yaparak kapladım. Daha önce hiç yapmadığım için biraz acemice oldu ama işimi gördü sonuçta. Kendim yaptım diye demiyorum sevimli oldu bence :O).
10 Ağustos 2022
AĞUSTOSUN ONU - 2022
Bugün Paris’i veterinere götürdüm. İki gecedir huzursuzlanıyordu ama gündüz iyiydi. Mamasını yiyor, suyunu içiyordu. Veterinere gitmek de ayrı bir travma olduğu için götürmekte acele etmedim. Üç sene önce kuru fip sebebiyle çok hastalandığından, altı yedi ay önce de idrar yollarıyla ilgili bir sıkıntı yaşadığından içim de rahat değildi. Daha fazla sıkıntı çekmesin, bir hastalığı varsa da ilerlemesin diye bugün gittik. Muayene edildi, röntgen çekildi, kan tahlili yapıldı. Bir böbrekte taş, bir böbrekte büyüme çıktı. Huzursuzluğunun sebebinin böbrek ağrısı olabileceğini söyledi veteriner. Bağışıklığı biraz düşük. Üç gün iğne olacak, üriner bir mamaya geçeceğiz. Korktuğum kadar kötü değil, genel durumu iyi. Her zamanki gibi ortalığı inletti. Tırnağıyla veterinerin giydiği koruyucu deri eldiveni yırtmış. Atahan’la gitmiştik veterinere, ben içeride bekledim, o dışarıda arabadaydı. Röntgen çekilirken bana kadar gelmişti Paris’in tıslamaları ve hırlamaları, Atahan da dışarıdan duymuş. Biraz vahşileşiyor her türlü işlemde. Giderken de yol boyunca acı acı bağırdı ama dönüşte hiç sesi çıkmadı öyle ki ara ara kontrol ettim iyi mi diye.
Bunun dışında bugün yıllık iznimin ilk günüydü. Normalde her sene topluca alıp bir ay tatil yapıyordum ama bu sene on gün aldım sadece. Ağustosun sonlarına yaklaşırken dönmüş olacağım. Hiçbir planım yok. Bir yere gidesim yok. Evde zaman geçirmek, evi toplamak, yerleştirmek, düzenlemek istiyorum sadece. Erken kalkmak ama sonra istersem gün içinde kestirmek istiyorum. Saati kontrol etmek zorunda kalmadan keyfimce zaman geçirmeyi diliyorum. Paris rahatsız zaten onunla ilgileneceğim. Yarın kaynım kalple ilgili bir operasyon geçirecek ona destek oluruz elimizden geldiğince. Ablam da kemo alacak yarın, fırsat buldukça annemlere giderim diye düşünüyorum. İşe döndüğümde de belki hava birazcık olsun serinler. Yazı sevmiyorum. Bugün biraz yağmur ve serinlik olsa da ağustosun ilk haftaları sıcak ve nemliydi, eylülü hasretle bekliyorum.
Yine görüşmek üzere…
5 Ağustos 2022
AĞUSTOSUN BEŞİ - 2022
Kahve falına hiç inanmam, bakmayı zaten bilmem, baktırmam da pek. Kahve sevenler bana kızacak ama Türk kahvesi de sevmediğimden çok içmem. Bugün ofiste içen birinin fincanını kendime niyet kapattım onun haberi olmadan. Soğuduğunda açayım dedim açılmadı. Normalde “kahve tutmuş” derler galiba böyle açılmayan fincana bakmazlar ama zaten ben kendi kendime kapadığım için onu da ciddiye almadım. Fincanı zorla açtım:). İçim ferah, yolum var. Alaaddin’in sihirli lambası ve başını geriye döndürmüş bakan boynuzlu geyiği gördüm:). Gugıla göre kısmetler gani gani beni bekliyor, sihirli lamba ve geyik huzur, mutluluk vb. güzel anlamlara geliyormuş. İçmediğim kahveden kendi kendime baktığım bir fal için gayet güzel sonuçlar bence.
Bayramda Çanakkale yolunda Atahan spotifydan şarkılar açtı bize. Ama nasıl güzel şarkılar seçmiş, ne kadar keyifli bir liste yapmış anlatamam, her bir yeni başlayan şarkı en sevdiklerimden biri. Eve yaklaştığımızda şarkı seçiminden dolayı tebrik ettim onu, çok keyifle dinlediğimi ve çok hoşuma gittiğini söyledim. Biz spotifyda onun hesabını ortak kullanıyoruz, meğer o yol boyunca benim şarkı listemi dinletmiş bize:). Şaşkınlığıma mı güleyim kendi listemi tanımayışıma mı bilemedim. Bu akşam da beğendiğim bir şarkıyı listeme eklemek için girdim spotifya, biraz da müzik dinleyim dedim ama seçtiğim hiçbir şarkı çalmadı, sürekli başka başka şarkıları denedim olmadı, bir süre sonra öğrendim ki Atahan dışarıda arkadaşlarıyla sesi hoparlöre vererek müzik dinliyormuş, benim deneme amaçlı seçtiğim her şarkıyla da o hoparlörde dinledikleri müzik kesilip benim rastgele açtığım şarkılar çalıyormuş:). Anlamam geç oldu ama bayramdaki olayı da hatırlamamı sağladı:).
16 Temmuz 2022
TEMMUZUN ON ALTISI - 2022
Bayramda kahvaltıyı annemlerde yapıp yeğenim ve eşiyle de görüştükten sonra Çanakkale’ye geçtik.. İlk günü gittik son günü döndük. Biraz trafiğe takılsak da oradaki günlerimiz çok keyifli geçti. Bayramı kayınvalidem, görümcem, kaynım ve yeğenlerle geçirmiş olduk. Bol bol da gezdik. Koyduğum fotoğraflar da Çanakkale’nin muhtelif yerlerinden. Kaldığımız süre boyunca her sabah erkenden kalkıp çarşıda dolaştım, fırından kendime tazecik poğaça evdekilere simit vb. alıp deniz kenarında çay eşliğinde yedim. Bir gün tek başımadaydım, bir gün ailecek gittik, bir gün de oğlumla ikimiz. Kocam benim odaya giriş çıkışımla uyansa da ev halkı daha uyuyor oluyordu ben kalktığımda. Saat sekiz - sekiz buçuk civarında evden çıkıyordum. Dokuz - dokuz buçuk gibi de dönüyordum. Döndüğümde kahvaltı hazırlıkları başlamış oluyordu. Onlar kahvaltı ederken ben de nescafe keyfi yapıyordum. İkinci gün evden çıkmaya hazırlanırken aklıma babam geldi. Bir yere tatile gittiğimizde o da aynı benim gibi yapardı. Hepimiz uyurken erkenden kalkar, çarşıdaki dükkanları keşfeder, gün içinde de bizi oraya götürürdü. Onun bu özelliğini - huyunu bire bir yapıyormuşum ama farkında değildim şimdiye kadar:).
7 Temmuz 2022
TEMMUZUN YEDİSİ - 2022
Bu hanım kızımız da annemin kedisi Maviş. Her ne kadar ev kedisi olsa da annemlere gittiğimizde bizi hep kapıda karşılıyor çünkü bütün gün sokakta. Mahallenin tozunu attırıyor. Ağaç tepesinde olduğu pozlardan koymam lazımdı aslında onu anlatmak için. Bu sakin haliyle hiç alakası yok normalde :O).
22 Haziran 2022
HAZİRANIN YİRMİ İKİSİ - 2022
Ev işi yapanlar iyi bilirler. Hani bir yeri toplarsın, tertemiz olur, sonra da hep orayı toplu tutmaya çalışırsın. Günlerce böyle gider, sonra tek bir akşam yorgun - uykulu ve saire olursun, yarın yaparım dersin ve bir günde her yer dağılır, ipin ucunu kaçırırsın, bir daha da zor toparlarsın ya, işte genelde ben bu durumu yatak odasında yaşıyordum. Hem de öyle günlerce toplu tutarak değil daha ertesi gün eski halinden beter bir duruma çevirerek :O). Belki oraya gün içinde çok girip çıkmadığımdan, belki yatarken yatağın üzerini boşaltmak yeterli olduğundan, belki de gereksiz kıyafetlerin çokluğundan, neden olduğunu tam olarak bilmiyorum ama yıllardır yatak odamda hep bir köşede bir çamaşır yığını olur, temizler, ütülenecekler, dolaba yerleştirilecekler hiç bitmez. Geçen ay ben bu döngüyü kırdım! Kışlıkları kaldırıp yazlıkları çıkardığımdan beri odam her gün ve günlerdir toplu. Dağılıverecek diye ödüm kopuyor. Her şeyi hemen yerine kaldırıyorum. Her akşam toplu bir odada uyumanın ve aradığım şeyi bulmanın keyfini yaşıyorum :O). Yılların düzensizliğini nasıl kırdım onu da hiç anlamıyorum. Ama bir daha eski haline dönmesini istemiyorum...
Ablamın kemoları devam ediyor. Çok istediğimiz gibi de gitmiyor süreç. Günlük hayatımıza devam ediyoruz bir şekilde ama sinir bozukluğu yüzeyin hemen altında duruyor, biliyorum. Normalde takılmayacağım şeylere sinirlendiğim zamanlar anlıyorum ki üzüntülerim tavan yapmış ya da bu sinir bozukluğu, gülerken bile anında ağlamaya geçebilme şeklinde ortaya çıkıyor. Duygusal bir video izlediğimde ya da sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü kutlamasında gözlerim hemen doluyor mesela. Hele kendime - ablama - anneme acıma/üzülme/kıyamama moduna girdiğimde bütün bir gece durup durup ağlayabiliyorum. Höyküre höyküre değil ama ince ince. Geçen akşam mutfakta hem yemek yaptım hem ağladım. Arada durdum. Sonra yine ağlamaya devam ettim. Babamın hastalığında iş yerinde arka bahçede ağlama köşem vardı. Çıkar orada ağlar ofise döner işe devam ederdim. Bazen iyi geliyor ağlamak ama çoğunlukla beni yorup enerjimi düşürmekten başka bir şeye yaramıyor. O yüzden istemiyorum. Bazen de konuşmak iyi geliyor ama insanlar o kadar salakça yorumlar yapıyor ki bahsettiğime pişman oluyorum. En saçması ve kızdığım şu: "Üzülme". Şu hayatta kanser olmuş ablama da üzülemeyeceksem neye üzüleceğim? Her daim neşe dolu - mutlu olmamız gerektiğini nereden çıkarıyoruz? Üzülüyorum diye hayattan elimi eteğimi çekmiş, ne bileyim öleyim gideyim, yemeden içmeden kesileyim, kendime dünyayı zehir edeyim kafasında yaşayan biri değilim ki... Bu kanser hastası yakınlarına ve büyük ihtimalle kanser hastalarına da yapılan "mutlu ol" baskısı nedir yani? Herkes gibi mutlu olduğum zamanlar da, üzüldüğüm zamanlar da mevcut. Nasıl siz istediniz ve dediniz diye sebepsiz yere - durup dururken "mutlu" olamayacaksam üzülme dediniz diye de birden bütün kaygılarımı - sıkıntılarımı bir kenara atıp 7/24 Pollyanna misali dolaşmayacağım. K:arışmayın yaa!