13 Temmuz 2024

TEMMUZUN ON ÜÇÜ - 2024

 Bu sabah yine her zaman olduğu gibi 4.50 civarında uyandım. Biraz kitap okudum. Altıya doğru mutfağa gittim. Kocamla oğlum uyuyor olduğu için çok ses yapmamaya çalıştım. Masanın üzerinde bıçak kalmış, onu alayım tezgaha koyayım dedim. Aldığımda elimden kaydı yere düştü. Halıyı da yıkamaya vereceğim için kaldırmıştım, o sessizliğin içinde metal bıçağın taş zemine düşüşü olanca kuvvetiyle yankılandı. Bıçağı yerden aldım. bu arada bulaşık Makinesinin kapağını da açtım biraz içi havalansın diye. Bıçağı da tezgaha koyuyordum ki elim cam tuzluk - biberlik takımına çarptı. Şangur şungur diyerek olanca gürültüyle, her tarafa çarpa çarpa ikisi de önce bulaşık makinesinin kapağına, sonra da makinenin içindeki temiz tabaklara çarpıp yere düştü. Bu kadar ortalığı ayağa kaldırdıktan sonra başka bir şey yapmaya korktum. Hay bin kunduz diyerek mutfaktan kaçtım. Holde Hektor duruyordu. Çömeldim onu biraz seveyim diye. Onun hoşuna gitti sevilmek, benim de sevmek hoşuma gitti. Tüyleri yumuşacıktı, ben kafasını okşadıkça mırlayıp duruyordu. Ayaklarım yorulmasın diye yere Hektor'un yanına oturdum. Oturunca holün o noktasının çok tatlı estiğini keşfettim. Sabahın güzel serinliğinde üşütmüyordu, hafif bir ferahlık veriyordu. Kaç saattir koltukta oturmaktan belim de ağrımıştı. Uzanıverdim yere. Gerindim, ayaklarımı uzattım, kollarımı uzattım, esnettim tüm vücudumu. Geçen gün portmanto da kırılmıştı ya, tüm alan benimdi. Sırt üstü yattım. Serin serin iyi geldi, çok da hoşuma gitti. Hektor da hala yanımdaydı. Yan yattım, kolumu kafama yastık yaptım. Hektor da geldi koluma yattı. Yerde yattık on beş- yirmi dakika kadar. Sonradan fark ettim ki, kocam ya da Atahan uyanıp kapıyı açtıklarında beni yerde öyle boylu boyunca yatarken görselerdi, yüreklerine inecekti :O). Ya düştüm bayıldım ya da öldüm diye düşünmeleri yüksek ihtimaldi. Uyku sersemi de olduklarından - sabahın altı buçuğunda beni holde yatmış halde bulmayı da beklemediklerinden küçük çaplı bir şok geçirmeleri kuvvetle muhtemeldi. Bunu onlara yaşatmak istemediğimden kalktım yerden. Hektor da sıkılıp gitmişti zaten. Ben de çalışma odasına geçtim. 

  Sonra yine görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: