26 Ekim 2024

EKİMİN YİRMİ ALTISI - 2024

   Düğünlere gitmeyi hiçbir zaman çok sevmemiştim. Babamın ölümünden sonra gözüme tamamen zaman kaybı olarak görünmeye başladı. Aslında düğünler değil de istemediğim bir şeyi hatır gönül için yapmak gözüme çok battı. İş arkadaşlarımın ya da sırf çağrılmış olalım diye çağrıldığımız (ya da benim böyle olduğunu düşündüğüm) eşin dostun düğünlerine gitmedim. İşten ayrıldığımda iş arkadaşlarımın düğünlerine gitmemiş olduğum için çok sevindim. İş arkadaşı derken iş vesilesiyle tanıştığım ama iş arkadaşım değil dostum dediğim kişileri kastetmiyorum. Aynı bölümde çalıştığımız, aslında pek sohbetimin ve muhabbetimin olmadığı ama ona karşı olumsuz da bir duygum olmayan kişileri kastediyorum. Nezaket gereği tüm bölüm davet edilir, gruba davetiye atılır. Aynı binada değilsindir normalde, hayatında hiç yerin yoktur ama bir toplantıda karşılaşırsın, sırf o gün orada karşılaştınız diye haftaya düğünüm var mutlaka bekliyorum der. Bu tarz davetlere katılmadım. Böyle durumlarda kendime bir sordum, ben bu kişinin mutlu gününde yanında olmak istiyor muyum ve ben orada olmazsam mutluluğundan bir şey eksilir mi diye. Cevabım hep hayırdı. O yüzden son beş buçuk senedir sadece yeğenimin düğününe gittim. Bir de yarın kaynımın düğününe gideceğim. Bir süredir buna hazırlanıyoruz. Çok uzun zamandır abiye vb giymediğim için ayakkabı, çanta manta hepsini bir yerlere tıkmışım. Çıkardım bakımlarını yaptım. Bir kere giydiğim ve içinde kendimi mutlu hissettiğim bir elbisem vardı. Baktım hala oluyor bana :), onu hazırladım. Saçlarımı kestirdim. Çok uzamıştı ve saçak saçak olmuştu. Uzun kalsa (uzun dediğimde kastettiğim omuzlarıma değen saç boyu) düğünde topuz ya da şekil bir şeyler yaptırır mıyım diye düşündüm. Yaptıracağımı pek zannetmediğim için gittim kestirdim. Kuaför kestikten sonra fönleyince tam düğünlük saç oldu ama yıkanınca fönü gitti. Belki yine düğünden önce çektiririm dedim ama kısa saçın sadece ön kısmına fön çektirmek saçma mı olur bilmiyorum. Evde de yapamam çünkü fön makinem ya da föne uygun fırçam yok. Bu gittiğim kuaföre ben ensem - kulaklarım açılsın diyordum genelde ve neredeyse bir cm kalana kadar kesiyordu her yeri. Ben yine de seviyordum o halini ama aşırı kısa oluyordu. Bu sefer düğüne gideceğim öndeki grilerim görünecek boyda olsun dedim ve tam istediğim boyda kesti. Bundan sonra ne söyleyeceğimi biliyorum artık azından :O). 

    Sonra yine görüşmek üzere. 

24 Ekim 2024

EKİMİN YİRMİ DÖRDÜ - 2024


 


   Gördüğünüz kitaplıkları 22-23 sene önce evdeki kitap sayımın artmasıyla almıştım. Çanakkale'de oturuyorduk o zaman. Çarşıdan Donanma'ya çıkan cadde üzerindeki bir dükkandı. Mobilyacı da değildi aslında. Önce bir tane aldım. Kitapların yine ortada kaldığını ve kitaplığın da kaliteli olduğunu görünce gidip iki tane daha almıştım. Üçleyince birini özellikle kapalı kısmı olan modelden seçmiştim ki ortadaki ıvır zıvırı da biraz toplasın. Orada kullandık. Büyükçekmece'ye taşınma aşamamızda 1-2 sene depoda beklediler. Sonra eski evde de kullandık. Burada da pek tabi ki bizimle oldular. Ve gerçekten kaliteli malzemeden yapılmışlar ki, bir iki sıyrık dışında yeniden farkları yoktu ama bana yetmiyordu. 
   Bu eve taşındığımızdan beri hole kitaplık, dolap yaptırmayı düşünüyordum ama marangozu çağır, bekle gelsin, ölçü alsın, fiyat versin, yapılmasını bekle, takılsın. Bu arada yerleştir, düzenle, yeni bir dolaba alış kısmı gözümde büyüyordu. Tam olarak ne istediğimi de oturtmamıştım kafamda. Örneklere bakıp duruyordum sürekli. Hiç acele etmemiştim. Yaz başında portmanto kırılmasaydı büyük ihtimalle daha en az birkaç sene yaptırmazdım. Portmantolara çok baktım. Beğendiğim modeller de oldu. Yenisini alırsam birkaç seneye hole dolap yaptırdığımda uyum sağlar mı emin olamadım. O yüzden portmanto alımını da erteledikçe erteledim. En sonunda kesin alıp almamaya karar vermeden bir de marangozla görüşelim, belki yaptırırız belki vazgeçeriz ama yolumuzu çizmiş oluruz en azından diye düşündüm. Sonuç aşağıda gördüğünüz fotoğraflar oldu :O).  


    Holdeki eski kitaplıkları ihtiyacı olan birine verecektim aslında ama Atahan odası için istediğini söyledi. Hiç üşenmeden onları boyadı, vernikledi. Kapaklı dolabın kapağını çıkardı. Her biri için üç kat boya vurdu, kurumalarını bekledi. Odasında yer açtı ve bence çok iyi yaptı. Kitaplıklar zaten yeni gibi ve çok sağlamdı. Boyanınca odasına da çok güzel uyum sağladılar. Fotoğrafta henüz yerleştirilmesi bitmemiş halini görüyorsunuz. Daha yeni fotoğraflarını da çekmiştim ama camdan çok ışık vurduğundan kötü çıkmış. Kullanmamaya karar verdim. Eskilerle idare edelim. 


   Holun yeni hali efendim, buyrun. Dolabın rengini sokak kapımızla aynı yaptırdık. Daha koyu ya da çalışma odasındaki kitaplığın renginde düşünüyordum aslında ama oda kapılarımız açık kahverengi, dolap koyu kahverengi, evin kapısı kızıl kahverengi derken holde üç ayrı renk olacaktı. Sokak kapısına uydurmaya karar verdim. Tasarımı hayal ettiğimden biraz farklı oldu açıkçası. Bazen yadırgıyor gibi de hissediyorum kendimi ama genelde seviyorum dolabımı :0). Bu, birkaç gün önceki fotoğrafı. Yerleştirmesi bitmeden çekmiştim. Atahan'ın odasını çekerken burayı da tekrar çektim ama burada da tavandan gelen ışığı ayarlayamamışım. Kullanmadım o yüzden yerleştirme aşamasını görüyorsunuz. Bana çok bol alan sağladı. Hepsi dolmayacak bile büyük ihtimalle. İleriye dönük olarak da dağınıklığı toparlamamda faydası olacak. Kitap rafı kısmını odaya geçişi zorlaştırmamak için biraz daha dar yaptık. O da pratikte kullanım kolaylığı sağladı. Eski kitaplıktaki tüm kitaplarımı raf kısmı toparladı. 

                                   

    Bir de salona iki küçük raf yaptırdım. Bunlar yatak odasında gardırobun yanında torbalar içinde duran kitaplarımdı. Çalışma odasını düzenlerken oraya sığmayan ama vermek de istemediğim kitapları ayırmıştım. O ayıklamadan sonra hangi kitabı verdim, hangisini ayırdım, hangisi kitaplıkta hiç bilemiyordum. Bu dertten kurtuldum. Sağda solda hiç kitabım kalmadı. Çalışma odasındaki kitaplıktan da üç rafı buraya taşıdım. Orası da rahatladı. Yeni kitaplar için de yer açıldı. Taşındığımızdan beri salonda pencerenin iki yanındaki boşluk gözümüze çarpıyor, sürekli fikirler üretiyor ama orası için. içimize sinen, hoşumuza giden bir şey bulamıyorduk. Marangozu çağırmaya karar verdiğimizde kocam pencerenin iki yanına kitaplık önerdi. Kitaplığa hiçbir zaman hayır demeyeceğim için tabi ki kabul ettim. Şimdi her odaya girişimde kitaplarımı görüp mutlu oluyorum. İlerisi için bu kitaplıkları Atahan'a söz verdim. Kendi kitaplığı dolduğunda burayı kullanacak. Buraya koyduklarımın çoğu henüz okumadığım kitaplar. Okudukça belki verilecek, belki çalışma odasına gidecekler. Yerlerine de yenileri gelecek. 
   Sonuçta kitaplarımı nereye koyacağım sorununu çözmüş oldum. Hem eskileri yerleştirebildim hem de raflardaki boşluklar sayesinde önümüzdeki senelerde alacağım yeni kitaplara da yer açılmış oldu :O).  Marangoz ilk geldiğinde siparişi vermiştik. Salona, hole kitaplık dedik. Raf aralıklarına kadar konuştuk. Renk için örneklerle ikinciye geldiğinde çalışma odasındaki kitaplığı gösterdik, şaşırdı. Sizin kitaplığınız varmış zaten dedi. Var da yetmiyor açıklamasını yaptık. Yatak odası dışında her odamızda bir kitaplığımız oldu. Orası da şimdilik dursun, on sene sonra tüm kitaplıklar ağzına kadar dolduğunda kullanabileceğimiz boş bir alan olarak kalsın :O). 
  Beğendiniz mi? Beğendiyseniz yazın, beğenmediyseniz yazmasanız da olur :O). Bu da öyle bir cümle oldu ki kimse yorum yazmazsa kimse beğenmedi gibi olacak. Tamam tamam, beğenseniz de beğenmeseniz de yazın fikirlerinizi, çok mutlu olurum. 
  Sonra yine görüşmek üzere...

16 Ekim 2024

EKİMİN ON ALTISI - 2024

    Bir süredir yazamadım. Bu arada iyileşme, dikişlerin alınması dönemini atlattım. Kasım başında bir çekim olacak sonra taaa dört ay bekleyeceğiz.. Zoru bitti gibi geliyor, haydi bakalım hakkımızda hayırlısı :O).

  Yeni portmantomuz ve kitaplıklarımız yapıldı geçen gün. Bir iki şöyle değil de böyle de olabilirmiş dediğim nokta var ama genel olarak çok beğendim. Kitaplarım için fazlasıyla yerim oldu. Çok mutluyum. Yerleştirmem biter bitmez sizlerle de fotoğraf paylaşacağım. Tahmin edebileceğiniz üzere biraz evi derleyip toplamaya yoğunlaştım. Son zamanlarda ister istemez çok dağılmıştı ve ben de sıkılmaya başlamıştım bu halinden. Dolaplarımı yerleştirip düzenini iyi kötü oturtup artık biraz da keyfini çıkarmak istiyorum.

  Sonra yine görüşmek üzere...

8 Ekim 2024

EKİMİN SEKİZİ - 2024

 

  

   Ahmet Ümit'in son kitabını bitirdim. Genel olarak beğendim ama kısa geldi bana. Doyurmadı. Daha uzun, daha ayrıntılı, daha karakter analizli olsa daha da çok beğenirdim. Seviyorum Nevzat Başkomseri 💕

  


  Yırtıcı Kuşlar Zamanı'nı bitirdikten sonra da Hyunam-Dong Kitabevi'ni okudum. Durağan ama güzel bir hikayesi olan, diyaloglarını zayıf bulduğum fakat yine de sevdiğim bir kitap oldu. Uzun zamandır merak edip okumak istiyordum. 

   Hyunam-Dong Kitabevi'ni de bitirince bir süre neye başlayacağımı bilemedim. Normalde daha elimdekini bitirmeden sonrasında ne okuyacağımı belirlerim. Okuyacak çok kitabım var da hiçbiri beni çekmedi. Sonra hafif ve komik bir şeyler okuma isteğiyle Süreya Kuaför Salonu'na başladım. Komik bir kitap gerçekten. Henüz bitirmedim ama beğendim diyebilirim..


   Sizi Pervasız'la tanıştırmak istiyorum. Kendisi son birkaç gündür bizim mutfakta takılan bir örümcek. Gerçeği fotoğrafta göründüğünden daha tatlı ve daha küçük. Bizim ortalıkta olmamıza hiç aldırmadığından adı Pervasız. Elimizi uzattığımızda zıplayarak kaçıyor. Beraber yaşayıp gidiyoruz :O).

  Geçen perşembe diş ameliyatından dönünce geçirdim pijamamı üzerime, salondaki kanepenin yastıklarını ayarladım, bir de üzerime battaniye çektim ve yattım. O günden beri hasta modundaydım. Arada kalktım tabi ki de ama pek bir şey yapamadım, keyfim yoktu, ilaç içiyordum, uyuyordum, kitap okuyordum. Şimdi iyiyim artık. Bugün yatağımı topladım, pijamalarımı çıkardım, biraz ev işlerini toparladım. Yeniden ayağa kalkmak hoşuma gitti. Biraz hassasiyet hala var ve dikişler de tee pazartesi alınacak ama olsun geçen günlere göre çok daha iyiyim :O).

  Yine görüşmek üzere...

4 Ekim 2024

EKİMİN DÖRDÜ - 2024

 



 Yabancı serisini yaklaşık iki buçuk ayda bitirdim. Şimdi Ahmet Ümit’in yeni kitabına başlayacağım. Hem günlerdir basılıp satışa çıkmasını heyecanla bekliyordum hem de bu kadar uzun süre fantastik okuduktan sonra biraz tür değiştirmek iyi gelecek. Seri genel olarak güzel ama bazen biraz sıkıldığım ve artık bitsin dediğim de oldu:). Bir de okuyacak yeni aldığım çok kitabım var.  Kitaplıkta gözüme iliştikçe seriyi yarım bırakıp onlara başlayasım geldi hep. Bir süre seri okumak istemiyorum. Tek ve yeni kitaplarımı okuyacağım sırayla. 

İkinci diş ameliyatımı da dün oldum. Dişim de çekildi. İlk ameliyatta diş çekme kısmı zor ameliyat kısmı kolay gelmişti. Nahoş da bir işlem sonuçta. Geriliyorum tabi ki her seferinde. O yüzden işlem başlamadan önce kendimi diş çekimi en fazla beş dakika sürecek, bir daha çekim olmayacak diye telkin ettim. Peki ne oldu, çekim bir dakika bile sürmedi, hiç zorlamadan su gibi aktı geçti ama bu sefer operasyon kötü ve daha sıkıntılı ve bir tık da acılı geçti:). Ondan önce de en fazla bir saat sürecek diye telkin ettim kendimi. Dayanırsın dedim ama biraz zorlayıcı olunca arada içimden küfür ettim dişlerime:). Bıktım sizinle uğraşmaktan da dedim. Neyse ki bitti gitti ve sonraki iyileşme dönemi de ilkine göre daha kolay geçiyor, yine de yatıyorum dünden beri. Yarın biraz daha iyi olurum diye düşünüyorum. Evdeki her işi oğlumla kocam hallediyor. Onların yapmadıkları - yapamadıkları da ben iyi olayım da yapayım diye beni bekliyor:). 
Yine görüşmek üzere…