Pazartesi gittik yeni bir makine aldık. Holde duruyor öyle kutusuyla. Verdiği sözde durmayan servis bağlamaya gelmedi hala. Şu an tüm servislerden ve bozulan çamaşır makinelerinden ve yeni alınan çamaşır makinelerinden ve çamaşır yıkamaktan ve kurutmaktan ve katlayıp yerine yerleştirmekten dahi nefret ediyorum. Ama bugün geleceğiz deyip gelmedikleri için en çok servisten nefret ediyorum!
Burcu'nun Mutfak Penceresi :O)
4 Haziran 2025
2 Haziran 2025
2 HAZİRAN 2025
Çamaşır makinem bozuldu. Moralim diplerde. Arıza büyük. Kazan mazan komple değişecek. Masrafı çok. Bunu yaptıracağınıza gidin yenisini alın dedi servis ama beş senelik makineyi de çöpe atmak saçma geliyor. Bilmiyorum. Bugün bir gidip bakacağız modellere, fiyatlara, makinelere. Sonra duruma göre son kararı vereceğiz. Yaptıracak mıyız yoksa yeni mi alacağız?
Yine görüşmek üzere.
28 Mayıs 2025
MAYISIN YİRMİ SEKİZİ - 2025
Canım hiç iş yapmak istemiyor demiş miydim geçenlerde? Biraz modum düşük de demiştim galiba. Tamam, o mod düşüklüğü hala geçerli. Bulaşık, çamaşır, yemek gibi ana işleri yapıyorum bu arada, derleme toplama gibi ıvır zıvır şeyleri yapamıyorum. Ruhum sıkılıyor :O). Gözüme de batmıyor çoğunlukla, batsa bile öyle büyük bir isteksizlik var ki o konuda, gözüme batması beni harekete geçiremiyor. Geçecek yakında büyük ihtimalle, arada bir kıpırtılar hissediyorum :O).
Mayıs da bitiyor. Bugün fark ettim. Bayram için hiçbir planımız yok.
Çok yazasım da yoktu ama daha sık yazmak istiyorum sanki. Bir yazmaya ısınma turu attım, gidiyorum.
Görüşmek üzere...
24 Mayıs 2025
MAYISIN YİRMİ DÖRDÜ - 2025
Günlerdir yazayım diye uğraşıyorum ama bir türlü fırsat bulamadım. Geçen hafta son implant köklerinin takıldığı kısımda yara gibi bir şey hissedince kontrole gideyim dedim. Yara sandığım şey çıkarken damağı yaran yirmilik dişimmiş. 25 senedir çenede gömük olan dişin tam da 45. yaşımda gün yüzü göreceği tutmuş. Neyse, doktor çekeceğini söyledi. Bayram öncesi bunu çekelim, bayrama kadar iyileşsin, bayram sonrası da implantların üst kısımlarına başlarız dedi. Tamam dedim ama hiç hesapta yokken birden bire bir diş çekiminin ortaya çıkması da canımı sıktı. Yapacak bir şey de yoktu. 0lsun, bitsin, iyileşeyim dedim, dün gittim tekrar dişçiye. Oturdum koltuğa, tam iğneyi yapacakken iyice çeneyi yoklayınca vazgeçti çekmekten :O). Çene kemiğim biraz inceymiş o bölgede. Diş de hem gömük hem büyükmüş. O yüzden biraz daha beklersek daha da çıkmış olacağı için kemiği de daha az zorlarmışız. Ağrı da yapmıyormuş - ki hiç ağrı yapmadı gerçekten-, gidişatı takip edip ekstra bir durum olursa haberleşiriz deyip beni yolladı. Dişin zorlu olmasına üzüldüm ama çekim olmamasına sevindim açıkçası. Bayram sonrasına kadar rahatım :O).
Bugünlerde modum düşük. Bazen oluyor öyle sonra geçiyor. Ev de aldı başını gitti. Dağınık dağınık sanki her taraf ama hiiiç derin temizlikler istemiyor şu sıralar canım. Genelde üstten üstten toplayıp sonra kitap okuyorum :O).
Bu arada geçen gün gene gittim kargoya. Kalabalıktı. Geçen seferden akıllandığımdan bu sefer önce sıranın sonu kim diye sordum, iyice baktım kim var kim yok, sonra en arkaya geçtim. Memurun posta arabasına paket vermesi gerektiğinden bir ara banko arkasında işlem yaptı. O arada sıra da uzadı tabi. Çocuklu bir hanım geldi, sırayı görünce dakikasında benim çocuğum var öne geçebilir miyim dedi ama çocuk duruyor annesinin yanında, sorun çıkarmıyor, kucakta değil, çok küçük de değil. Neyse millet zaten yarım saattir beklediğinden herkesin canı burnunda, kimse en öne almak istemedi. Hanımefendi de kimse ona, gel en öne geç bacım yarım saattir burada bekliyoruz ama hepimizden önce sen hallet işini, demediğinden bağıra çağıra çıktı gitti. Bu da bir saçma, kibar kibar öne geçmeyi rica ediyorsun, rican kabul edilmeyince de saydıra saydıra gidiyorsun. İyi ki vermemişiz ona sıramızı, hiç hak etmiyormuş. Kibar konuşarak hepimizi kandırmaya çalışmış aslında çirkefin tekiymiş.
Yine görüşmek üzere.
16 Mayıs 2025
MAYISIN ON ALTISI - 2025
2 Mayıs 2025
MAYISIN İKİSİ - 2025
Düğünde giymelik alçak topuklu ayakkabı alacaktım ya, canım hiç ayakkabı denemek istemedi. Ben de gittim kot pantolon aldım kendime. Siyah bir tane pantolon ihtiyacım bulunuyordu. Uyuz müşteri oldum bugün biraz, girdiğim iki dükkanda da benden nefret etmişlerdir. Ekstra bir şey yapmadım aslında, sadece hizmet bekledim ki kimsenin hizmet edesi yoktu bugün galiba.
Şöyle ki, ilk girdiğim mağaza E5 üzerinde, yaya olarak geçerken gireceğim bir yer değil. Özel arabayla gitmek gerekiyor. Bakınmaya da gitmedim. Kocam arabada beklerken pantolon varsa deneyip alıp çıkacaktım. Dükkana girdiğimde de raflara bakınmadım, etrafta gezinmedim, direkt çalışanların üçünün de önünde durduğu kasa bölümüne gittim. Benden başka da müşteri yoktu zaten. Neyse, üçü de şöyle bir yüzüme baktı. Buyurun diyen yok, ne aradınız diyen yok, yardımcı olalım diyen yok. Suratları düşmüştü zaten. Onlardan ses çıkmayınca ben kendim dedim pantolon arıyorum diye. Neyse baktılar direkt hedefine güdülenmiş bir müşteri olarak bekliyorum bir tanesi geldi yanıma. İstediğim modeli ve rengi söyledim. Çıkardı telefonunu standın üzerindeki bir pantolondan barkod okuttu. Yok elimizde dedi. O an çıkıp gitmeye hazırdım aslında. Ben herhangi bir siyah pantolon istemiyordum, özellikle o modelin siyah pantolonunu istiyordum. Yoksa da yoktu yani, başka mağazaya bakardım. Olmadı internetten alırdım. Genç çocuğumuz ilk saniyede yok dediği için mi, ilk girdiğimde umurlarında olmadığım için mi artık bilmiyorum, yok dediği halde oradaki bütün siyah pantolonlara bakmaya, ara ara barkod okutmaya devam etti. Dönüp bana "Yine de bir bakayım." ya da "Size şu modeli önerebilirim.." tarzı bir şey de söylemediği için ben de onu izleyip beklemeye devam ettim. Üç dakika daha böyle geçtikten sonra elimizde kalmamış dedi. Teşekkür ederim dedim çıktım. Oraya kadar gittiğime de, sohbetlerini böldüğüme de değmedi. Bana ilk baştan uyuz olmakta haklıymışlar yani :O).
İkinci uğradığım dükkan avmdeydi. Çantamı koydum o çantanın içine baktıkları makinenin olduğu banta, geçtim öbür tarafa, bekliyorum bekliyorum çanta gelmiyor. Kadın güvenlik oturuyor bantın başında. O benim suratıma bakıyor, ben onun suratına bakıyorum (ben ona, o bana baktığı için bakıyordum bu arada), bakışıyoruz uzun uzun ama çanta hala gelmiyor. En sonunda suratımda bir acayiplik mi var acaba diye düşünürken çanta takıldı galiba dedi. Başa döndüm, çantam aletin girişinde koyduğum yerde duruyordu. İtekledim biraz, o da ilerlemeye başladı, ben de aldım gittim de, be güvenlik, ben İki yıldır ikinciye ya da üçüncüye hadi en fazla olsun beşinciye gelmişim avmye. Çantanın takılmış olacağı benim aklıma gelmemiş olabilir. Sen her gün saatlerce şunun başındasın, suratıma bakıp bakıp duracağına, desene en başından takılmış olabilir diye. Biz niye bakıştık ki, olayın en saçma kısmı buydu zaten!
Mağazaya girdim. Kocaman bir mağaza, etrafta bir sürü müşteri var, çalışan yok. Kasada bir kişi görüyorum sadece. Müşteriler kendi kendine bakınıyor, kasadaki bir şeyler okutup duruyor ama kasa başında da kimse yok. Sonradan bir kızımızı gördüm ama bana sırtı dönük, bir şeyleri katlayıp düzeltiyordu, herhalde çalışandır dedim. Görevli misiniz diye sordum evet dedi. Pantolon arıyorum, siyah istiyorum dedim. Kadın mı erkek mi diye sordu. Tabi ki kocama - oğluma falan da alıyor olabilirdim ama yıllardır kot pantolon alıyorum kendime, sadece bir kadın olarak tek başıma gittiğim bir mağazada pantolon istiyorum dediğimde ilk defa biri kadın mı erkek mi diye sordu bana. Oğluma - kocama da kıyafet aldığım oluyor ama böyle zamanlarda direkt belirtmeyi tercih ediyorum, kendime değil erkek için ya da oğluma / kocama alacağım diye. Neyse, kız çok küçüktü, orada çalışmaya da yeni başlamış. İstediğim modeli söylediğimde kalıbı ne diye sorduğunda ben de kalıbını bilmiyorum dediğimde kendi anlattı bunları. Ve sayesinde 45 senelik hayatımda yine ilk defa spesifik bir model söylediğimde kalıbı ne sorusuyla karşılaşmış oldum :O). Gittik pantolonların başına bakıyoruz beraber, kızımız aktif arıyor, ben de gözlerimle tarıyorum, kasadaki çalışan, kızımıza taaa kasadan seslenerek başka bir reyondaki müşteriye yönlendirdi. E ben neyim acaba, ben müşteriden sayılmıyorum mu diye bağırasım geldi benim de reyonlardan kasa tarafına ama neyse ki kızımız benim bunu yapmama gerek kalmadan kendi bağırarak, o an müşteriyle ilgilendiğini dile getirdi. Bu arada bulunduğum mağaza semt esnafı değil, Türkiye'nin bilinen mağazalarından, dünyaya da açılmış bir marka. Neyse, kız beni o an bırakmadı, birkaç saniye sonra pantolonları bulduk. İstediğim beden yokmuş ama kalıbı dar ve esnek olmayan bir pantolon olduğunu bildiğimden bir büyük beden de olabilir diye düşünerek şöyle bir elime alayım beline meline bakayım dedim. Kızımız pantolonu bana verdiği anda diğer reyondaki müşterilerin yanına gitti. Ben pantolonu inceledim, kabinleri buldum, aldım pantolonu da kabine girdim, denedim. Tahmin ettiğim gibi bir büyük beden de oldu. Boyu biraz uzundu, ayna karşısında ayarladım, baktım, her işimi kendim hallettim ama paça boyunu yaptırabilmem için ölçü alınması gerektiğinden o noktada artık yardıma ihtiyacım oldu. Bizim kız hiç ortada yoktu. Gittim kasa başındaki çalışanı buldum. Yüzü hiç gülmüyordu, çok mutsuzdu ama yardımcı oldu neyse ki. Pantolon boyunu aldı. Kasada taksit - peşin, o kart bu kart, mağazanın kendi puan kartı vb konuşurken de hep mutsuzdu. Olabilir tabi ki, yorgundur belki, uykusuzdur, hepimizin kötü günleri olabiliyor. Genelde mutsuz olanlar bir miktar kaba da oluyor. Bu hanımefendi hem mutsuz hem gayet kibar ve ilgiliydi. O yüzden de ilginçti aslında. Ödemeyi yaptım çıktım. Etraf hep mi böyle de ben genelde internetten alışveriş yaptığım için farkında değilim ya da bugün hepsi bana mı denk geldi diye düşündüm yol boyunca.
Yine görüşmek üzere...
1 Mayıs 2025
MAYISIN BİRİ - 2025
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nüz kutlu olsun.
Bugün ben saçımı kestirdim. Berber koltuğunda otururken dükkana gelen çalışan "Geçmiş olsun." dedi. Ben baştan hiç üzerime bile alınmadım. Tepemde saçımı kesmekte olan kuaföre söylüyor herhalde dedim. Hasta falandı herhalde diye düşündüm. Sonradan anladım bana söylediğini. Kuaföre gidene geçmiş olsun denildiğini ilk defa duyuyorum. Acaba saçlarımı kısacık kestiriyorum diye mi öyle dedi. Hani derler ya kadınlar bunalıma girince ilk iş gidip saçlarını kestirirler. Öyle bir şey mi sandı acaba? E ben son 25 senedir kısa saçlıyım. Bu sav benim için geçerli değil. Belki de içeri girip de 4 cm'lik saçlarımı görünce anlık bir kararla böyle kestirdiğimi sandı. Şimdi bunu yapıyorsun ama sonra pişman olacaksın anlamında dedi. Hani yani artık çok geç, geçmiş olsun, çok pişman olacaksın ama yapacak bir şey yok anlamında. Ben olsam en fazla, sıhhatler olsun, derdim herhalde. eskiden biri yıkanınca derdik ya "saatler olsun" diye, işte onun gibi. Bilemiyorum. Hiç de anlamadım.
Geçen gün de çok tanımadığım ama aynı ortamda bulunduğumuz bir takım kadınlara, "ev kadınıyım" dediğimde, kadınlar "olsun" dedi bana. Yüzlerinde acıma ifadesi, bu mu yani, hiçbir titrin, unvanın yok mu, sadece ve sadece ev kadını mısın der gibi baktılar. Bana öyle bakmışlar gibi gelmedi, gerçekten de öyle baktılar. Güldüm geçtim ben de. Hiçbir açıklama yapmadım. Mezuniyetimi söylemedim, önceki çalışma hayatımdan bahsetmedim. Ev kadını olmaktan utanmıyorum, tanımadığım insanlara etiketlerimi anlatmak istemiyorum, dümdüz, sade, bildiğiniz ev kadını olmaktan dolayı da çok mutluyum. Tek derdim yemek, bulaşık ve elimdekini bitirdikten sonra hangi kitabımı okuyacağım olsun istiyorum. İdeal hayat tanımım bu.
Yakında düğünümüz var demiştim ya, elbisemi denedim, oluyor üzerime. Şimdi tek eksiğim ayağımı yormayacak alçak topuklu bir ayakkabı. Ona da yarın gideyim bakayım diyorum. Tamam işte, ben hazırım :O). Daha bavullar falan hazırlanacak ama onu son gün yapacağım zaten. Yaklaşık bir hafta kalacağız. Yanıma kaç kitap alsam diye düşünüyorum bir yandan da. Kafamda gözden geçiriyorum sürekli kitaplarımı. Çanakkale'de olacağız, gezmeyi de tercih edebilirim ama ben yine de yanıma fazla fazla kitap da alacağım.
Sonra yine görüşmek üzere...