Pek tabi ki öncelikle tüm hemcinslerimin Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. 1857'de bu günün oluşmasına vesile olan öncü kadınları da saygıyla anıyorum.
Geçen perşembe en sonunda bulaşık makinesi yapıldı. Usta, eve parçayı getirip burada motoru değiştireceğiz dediğinde çok komplike bir işlem, saatler sürecek bir uğraş canlanmıştı gözümde. Motor makinenin altında olduğundan nedense makineyi ters yüz edecekler, baş aşağı çevirecekler falan diye düşünmüştüm. Halbuki sadece yan yatırdı, yarım saatte de tüm her şey olup bitmişti. Neyse ki gözümde büyüttüğüm kadar uğraştırmadı ve ben elde bulaşık yıkamaktan kurtuldum.
Dün de annemle kocamın doğum günü için hediye almaya ve biraz vitrinlere bakmaya gittik. Kocama hediye, anneme de çanta aldık. Acıkınca Burger King'de bir şeyler yedik. Ben yediğim hamburgerden hiç et tadı alamadım, yapay bir şey yiyormuşum gibiydi. Annem de aynı şeyi söyledi. Uzun zamandır eve bu tarz restoranlardan bir şey söylemiyordum. Paket servisleri çok kötü oluyor, yediğim hiçbir şeyden tat alamıyorum diye. Canım istediğinde gidip yerinde yiyordum ara sıra. Artık yerinde de yememeye karar verdim. Canım hamburger istediğinde evde yapacağım, dışarıda yemek zorundaysam da lahmacun, pide tarzı şeylere yöneleceğim. Soğuttular beni fast fooddan.
Bugün öğleden sonra da uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşıma gideceğim. Ona götürmek için damla çikolatalı kurabiye yaptım ama hiç istediğim gibi olmadı. Ayrıca bir de kek yapıp kurabiyeleri evde bırakıp keki götüreyim diye düşündüm. Yorulmuştum da, onu da gözüm kesmedi. Elim boş gitmek de istemiyorum. Atahan, kurabiyeler gayet güzel olmuş, onları götür dedi ama ben beğenmediğim için o da içime sinmedi. Ne yapacağıma karar vermedim henüz, oturdum size yazıyorum. Yazıyı bitirince duruma bakacağım. Yarın da misafir gelecek, evi bir süpürmek istiyordum bugünden. Canım sıkıldı işim çok diye. Ev kadınlarının dertleri de böyle şeyler oluyor işte, evi mi süpürsem kek mi yapsam, karar veremiyorum :O).
Kocamın eşofmanının belindeki ip çıkmış. Hektor da onu bulmuş. Kendisi tam bir ip manyağı olduğundan canımı yiyor iki gündür. İple onu oynatacakmışım. Ben ipi atacakmışım, o getirecekmiş. Ben yukarıda tutup sallayacakmışım o aşağıdan iple oynayacakmış. Öyle kısa bir şey de değil. Sonuçta beli çevreleyecek bağlayacak falan da payı olduğundan uzun bir ip. Alıyor onu ağzına evde her yere taşıyor. Taşırken ayağı ipe dolanıyor ya da ipin üzerine basıp olduğu yerde kalıyor. İzlemesi çok keyifli de yedi yirmi dört onu oynatmak hiç hoş değil. Oynatmadığım zaman sürekli söyleniyor ya da gözünü dikip durmaksızın bana bakıyor. Sürekli benimle. Evin içinde nereye gitsem Hektor peşimde. Sabit duruyorsam da ipini getirip ayağımın dibine bırakıyor. Atahan'a ya da kocama böyle yapmıyor. Bu nazı (eziyeti :O)) de sadece bana.
Yine görüşmek üzere...
2 yorum:
Hektor'u öyle güzel anlatmışsın ki çizgi film izler gibi okudum, çok güldüm Burcu :))
Serpil,
bir de öyle anları yakalayıp video çekebilsem izlemeye doyamazsın. Bazen biraz şapşal oluyor benim minik bebeğim :O).
Yorum Gönder