Son günlerde biraz tembellik yaptım. İş güç açısından çok verimli günler geçirmedim ama kendi açımdan fazlasıyla güzeldi :O). Kitap okudum sabahtan akşama kadar, kitap okumaktan yorulduğumda ya da sıkıldığımdaysa sosyal medyada amaçsızca gezindim. Günün çeşitli saatlerinde uzun - kısa şekerlemeler yaptım.
Yabancı serisini okuyorum şu sıralar. Diana Gabaldon'un. Son çıkan kitaba başladığımda önceki olayları pek hatırlamadığımı fark edince ilk kitaptan olmak üzere baştan başladım. Beşinci kitaptayım şu an. Bazen sıkılıp elimden bıraktığımı ve okumaya devam etmediğimi fark edince nerelerde okuyasım gelmediğine dikkat ettim. Bu seride, politik olayların anlatıldığı kısımlar beni sıkıyor. Bir arkeolog olarak tarihi çok sevsem de İskoç ve Amerika tarihi üzerine bilgim yok ve bu yüzden kitapta bahsedilen olaylar çok havada kalıyor. Bir de önceden hatırladığım sevdiğim karakterlerin başına gelecek kötü olaylar yaklaştığında okuyasım gelmiyor. Olayların sonucu biliyor da olsam tekrar okuyunca tekrar üzülüyorum. Çok da hassas ve ponçik bir yapım var :O). Ya da hayat beni yormuş bir de kitap sebebiyle üzerime duygusal yük bindirmek istemiyorum. Bazen okurken çok kaptırdığımda kendime "Bu bir kitap karakteri, gerçek değil." diye hatırlatmalar yaptığım da oluyor.
Yarın 1 Eylül. Mutluyum. Tamam, eylülün biriyle hava hemen soğuyup sonbahar başlamayacak ama yine de önümüzdeki güzel ve serin günlerin yaklaştığını gösteren bir işaret olacak. Eylül ayını çok severim zaten. Hem evlenme yıldönümümüz de eylülde. Yirmi beşinci senemize başlayacağız. Yıldönümlerimizde hediye almıyoruz birbirimize ama genelde dışarıda bir yemek ya da en azından evde bir pasta ile kutluyoruz. Bu sene hangisini yapacağımıza daha karar vermedik. Benim oyum pastadan yana. Rejimdeyiz diye uzun zamandır çikolata alımını ve pasta yapımını kısıtladık, özledim açıkçası.
Yine görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder