
Nermin Yıldırım'ın ilk kitabıymış. Beni kitaplara bakarken, ilk önce kapağı çekti. Elime aldım inceledim. Yazarını ilk kez duyduğumdam biraz tereddüt de ettim. İçine göz attığımda, ilgimi çeker gibi olunca daha fazla düşünmeden aldım.
Normalde, daha hareketli kitapları okumayı seviyorum son yıllarda. Eskiden uzun uzun iç dünyalara dalan kitapları tercih ederdim. Artık macera olmasa da, olay örgüsü daha hızlı kitapları tercih ediyorum. Bu kitabı da öyle sanmıştım, ama değilmiş. Yine de sıkmadı beni. Belki biraz kahramanının hayat hikayesini anlattığından. Otobiyografik kitapları da okumayı seviyorum çünkü. Bu bir kurgu da olsa, kahramanın hayatını anlattığından sevdim. Yine de çok çok sevdim de diyemem. Aman niye almışım, okumuşum da diyemem. Olumlu tarafa oldukça yakın olarak nötr diyebilirim bu kitap için.
İlla da biraz aksiyon olsun demeyenler, biraz da şu duygunun, bu düşüncenin derinliklerine dalalım diyenler daha çok sevecektir. Mutlaka edinin demeyeceğim ama karşınıza çıkarsa da almayı bir düşünün en azından. Tavsiyemdir.