Güzel ve soğuk bir kasım pazarı sabahında, evde oturup mutfak penceresinden dışarıyı izlerken buraya yazıyor olmak beni mutlu ediyor şu an. Ev ahalisi, Paris dahil, uyuyor. Kısık bir sesle müzik açık olsa da dışarıdaki rüzgarın ve tam karşımdaki sallanan ağacın sesini duyabiliyorum. Saat itibariyle sokağa çıkma yasağı bitse de, belki de pazar sabahı olduğu için sokaktan geçen pek kimse yok.
Sabahın böyle bana kalmasını seviyorum. Tam da yazabilecek modda oluyor insan :O). Bir telaş kalkıp sürekli saate bakarak yapılacak işleri yetiştirmek için koşturmamak da güzel.
Ablam, Asortik Krep'in blogunun 16. yıl dönümüymüş. Onu, blog açmaya zorlayarak sizlere kazandıran kişi ve blogunun isim annesi olarak benim de bir şeyler yazmam zaruri diye düşündüm.
16 yıl önce mart - nisan aylarında internette gezinirken blogların varlığını keşfettim. Zaten okumayı seven biriydim, biyografi okumayı da severdim, kişilerin kendi kalemlerinden deneyimleri, gezdikleri, gördükleri, okudukları, yaptıkları, kısaca hayatı - hayatlarını paylaşmaları hoşuma gitti. Blogdan bloga gezerek yeni sayfalar keşfederek her gün girip okuyarak takip etmeye başladım bir çok kişiyi. Bir iki ay uzaktan baktıktan sonra da ben de kendime şu an okuduğunuz bu blogu açtım. 2005 yılının temmuz ayıydı. O dönem ben Çanakkale'de, ablam Fethiye'de yaşıyor olsak da sık sık telefonlaşıyor, arada birbirimize bildiğiniz eski usul mektup yazıyor, mail gönderiyorduk ve keşfettiğimiz yeni şeyleri, hoşumuza gidenleri paylaşıyorduk. Pek tabi ki blogumun da adresini vermiştim, okuyordu ve ben de ona kendisinin de bir tane açması için sürekli baskı yapıyordum. Belki de o dönemde yoğun çalıştığından açmak istemiyordu bir türlü. Seveceğine ve güzel yazacağına emin olsam da, baktım ki ilk adımı atmıyor, metazori yaptım, ben ona bir isim bularak onun adına blogunu açtım :O).
Ablamla aynı ana babanın büyüttüğü iki çocuk olsak da, tarz ve tavır olarak pek benzemeyiz. Ben ne kadar sadeysem, sadeliği seversem o, o kadar süslüdür. Ben çok daha düz bir insanken o daha alengirlidir:O). Benim estetik anlayışım, giyim zevkim renksiz, desensiz ve az üzerine yoğunlaşmışken o desenleri, renkleri, çoklu parçaları çok iyi kullanır ve her giydiğini kendine çok yakıştırır. Hani neredeyse ben bildiğiniz gösterişsiz bir akıtmayken; o restoran menülerinde gördüğünüz kreptir. Benim Asortik Krep ablamdır:O).
Son iki senedir de kanserle savaşan güçlü bir savaşçı. Şu sıralar kontrol döneminde ve olumluya yönelip kanseri ikinci defa yendiğini düşünmeyi tercih ediyorum ben. Her bir kontrolü bir öncekinden daha iyi geçecek ve araları uzadıkça uzayacak.
Yine görüşmek üzere...
7 yorum:
Ne iyi olmuş ikiniz de iyi ki yazıyorsunuz, sizleri çok seviyorum.
Serpil, ne güzel bir yorum, çok mutlu oldum. Ben de seni seviyorum ve yorumların da hep güzel şeyler katıyor bana :O).
Yaşamayı, tekrar hayatın tadını çıkarmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam. Hele böyle sana yakınken, seninle yakın olmak varken... 11 ayda üç haftada bir kemoterapi aldım. Ve şu an biraz dinlenmeye başlamışken tüm istediğim yeni hayatımın tadını çıkarabil ek. Bilmem anlatabiliyor muyum ? Bu arada blog için tekrar teşekkür ederim. Yazmak beni rahatlatıyor...
blogunu keşfettiğim için çok mutlu oldum , güzel bir blog arkadaşım daha oldu sanırsam .... bu arada takip butonun yok galiba ?
Takip butonum yok, eski usul benim blog:)
Yaşamın tadını çıkaracağız beraber, nasıl istiyorsak, neyle mutlu oluyorsak o şekilde yaşayarak. Olumluya odaklanarak ve birbirimize sahip olmanın güzelliğinin farkına vararak:).
Sizi ve ablanızı 2007 de beri takip ederim , burada olmanız çok güzel , devam edin lütfen...
Yorum Gönder