İki günde bir yazma esasına göre benim normalde dün yazmam lazımdı ama atlamışım. Kimse de neden yazmadın demeyince gün kaçırdığımı ancak bugün fark edebildim. Çok klasik olacak ama yazıma yine yaz nefretlemesi yaparak devam edeceğim. Temmuz sona yaklaştı çok güzel ama bunun daha ağustosu var. Ağustosun on beşinden sonra yavaş yavaş bir tık serinlemeye başlardı eskiden havalar. Artık mevsimler kaydığı için öyle olmayacağını düşünüyorum. O da moralimi bozuyor. Şu yaşadığımız sıcaklar ve nem bir vampir gibi tüm enerjimi emiyor. Arkadaşlar bazen soruyor bu yaz bir yerlere gitmiyor musunuz diye. Gidebileceğimiz hemen her yer bizim güneyimizde ve buralar böyle sıcaksa, bu mevsimde oraları hayal bile edemiyorum. Eziyet çekeceksem de evimde eziyet çekmek istiyorum :O).
Kitabımı da çok alamadım elime son birkaç gündür. Fırtınaışığı Arşivi serisini bitirdim ve Diana Gabaldon - Yabancı serisine başladım. Aslında doğrudan serinin son çıkan kitaplarını okuyup bekleyen diğer kitaplarıma geçmek istiyordum. Son zamanlarda çok fazla seri okudum ama kitaba başlayınca önceki olayları unuttuğumu ve hiç zevk alamadığımı anlayınca sil baştan üçüncüye okumaya başladım. Dizi ve film de izliyorum ara ara. The Bear'ın da üçüncü sezonuna başladım. Ona da baştan başlayıp bir hatırlatma yapsam mı diye düşünmedim değil ama önce bir deneyeyim yeni sezonun ilk bölümü çok kopuk olursa izlerim dedim. Çok kopuk olmadı. O yüzden baştan almama da gerek kalmadı. İzleyen varsa fikirlerini iletebilirse sevinirim. Biraz değişik bir sezon olmuş gibi geldi bana. Hatta yönetmeni mi değişti diye bir kontrol ettim. Yönetmen değişmemiş ama sanki dizinin tarzı biraz değişmiş.
Bu arada bugün de Çarli'nin (abim) doğum günü. Aramızda tam beş gün var. Aslında aramızın bir yaş olmasına beş gün kala ben doğmuşum. Çarli 25.7.1979'da doğmuş ben 20.7.1980'de. Mutlu yıllar Çarli, doğum günün kutlu olsun.
Yine görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder