Biraz eşyasına bağlı biriyim, biraz da malım kıymetlidir :O). Bir şey iyice eskiyip kullanılmayacak hale gelmeden atamıyorum pek. Modası geçti kavramı bana pek bir şey ifade etmiyor çünkü alırken de moda diye değil hoşuma gittiği için alıyorum. Eskidi, artık işe yaramaz dediğimde de ya bir yerleri kopmuş ya da paramparça olmuş oluyor :O). Bilemiyorum bu iyi mi, kötü mü bir özellik? Hakkını vererek kullanmak ve verimlilik açısından iyi ama bazen eşyayı gereksiz yere kendime yük yapıyorum. Onlara yer bulacağım diye uğraşıp duruyorum, çok sevmesem de sırf dibine kadar kullanma huyum yüzünden kullanıyorum. Kendimi yoruyorum onlarla. Bu açıdan baktığımızda da kötü bir alışkanlık. Kullanmadığım ya da işime yaramayan şeyleri rahatlıkla başkasına verebiliyorum. O yönden bir sıkıntım yok da, işlevini yitirmeyen her şey yirmi senelik de olsa hayatımda yer alıyor.
Mesela geçen gün iş yerinde konuşuyorduk arkadaşlarla, yeni eve yeni eşya gibi bir söz geçti. Yeni eve yeni eşyayı eskiler artık çöpe bile atmaya utanılacak halde oldukları için aldım ben. Mesela taşınmadan çok çok önce Paris sayesinde koltukların iç süngerleri evde dolaşmaya başlamıştı. Tırnaklarını bilediği özel noktalardan çıkan parça parça süngerleri her yerde buluyordum. Bu durumda olmasalardı, renklerini, şekillerini sevdiğim ve sıkılmadığım için yeni evde de kullanmaya devam ederdim :O). Hatta bir ara yeni koltuk yerine eskileri mi kaplatsak diye de konuştuk. Usta bul, uğraş, peşinde koş kısmı gözümüze daha zor geldiği için vazgeçtik. Aldıktan sonra yeni koltuklarım da çok hoşuma gitmeye başladı. Hem bu sefer önlem olarak kılıf örttüm üzerlerine ki Paris yine en çok sevdiği tırnak bileme noktalarını belirleyemesin ::O).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder