Son günlerde noktalı defterleri keşfettim. Ve bullet journalları. Maalesef, bullet journal kelimesinin doğrudan bir Türkçe çevirisi yok. İnternette milyonlarca örneği mevcut. O yüzden buraya ayrıca fotoğraf da koymayacağım. Ne kadar zamandır yapılıyor, ilk örnekler ne zaman çıkmış pek bilmiyorum. En az 8 - 9 senesi vardır belki de ama ben yeni keşfettim.
Daha önce görmemem ilginç aslında çünkü defteri, kalemi, kağıdı, yazmayı, karalamayı seviyorum. Dolabım kullanılmış ve kullanılmamış defterlerle dolu. Hatta onları biraz azaltabilmek için kendimi defter alma konusunda oldukça sınırlıyorum. Bir de müsvedde kağıt takıntım var. Sadece tek tarafı kullanılmış bir kağıdı atabilmem mümkün değil. Arka yüzünü de mutlaka kullanmaya çalışıyorum. Küçük bir alan boş kalmışsa not kağıdı büyüklüğünde kesip masamdaki notluğa koyuyorum. Ofiste de bunu yapıyorum, evde de. İş arkadaşlarım huyumu bildiklerinden bana kendi biriktirdikleri kağıtları da gönderiyorlar. Ofiste geri dönüşüm kutularımız ayrı. Çaycılarımızı ve tüm arkadaşlarımı atıkları geri dönüşüme atmaları için yönlendiriyorum. Evde de geri dönüşebilecek materyalleri ayırıyorum. Mümkünse işe götürüp geri dönüşüme atıyorum. Sokağımızda cam kumbaramız var zaten, kavanozlar şişeler direkt ona atılıyor. Tekrar kullanılabilecek herhangi bir malzemeyi çöpe atmak büyük bir kayıp olarak geliyor bana. Yaklaşık 15 - 16 sene önce işe giren bir arkadaşım, büyük bir hayal kırıklığıyla, bizim çöpe atmamak için kırk takla attığımız geri dönüşümler iş yerinde hiç düşünülmeden çöpü boyluyor, demişti, kısa bir süre sonra işten de ayrıldı zaten. O zamandan bu zamana bu cümleyi hiç unutmadım. Ara ara üzerine düşündüm. Açıkçası ben işe başladığımda da durum böyleydi. Çok üzerine düşülmüyordu. Masa altında hazır çöp kutusu duruyorken atıkları kalkıp biraz ilerideki geri dönüşüme atmaya kimse zahmet etmiyordu. Elimizin altında bol bol kağıt varken, diğer yüzünü kullanmaya da çok az kişi uğraşıyordu. Bunu özellikle çevreye zarar vermek için yapmıyorlardı tabi ki. Üzerinde durulmamıştı, rahatlığa alışılmıştı. Geri dönüşüm kutuları boşaltılmazsa kimse takip etmiyor, onlar da doldukça doluyordu. Neyse, sonuçta en azından çalıştığım ortamlarda bunu değiştirdiğime inanıyorum. Hiç bir şey olmasa bile aslında kağıtların tekrar kullanılabileceğine, not kağıdı yapılabileceğine, bazı şeyleri direkt çöpe atmak yerine geri dönüşebileceğine dikkatleri çekilmiş oldu. Boş ver demedim bence bir fark yarattım. Övünmekse de övünmek olsun, doğayı korumak için elimden geleni yaptım:O).
Bu uzun monologumdan sonra bullet journaldan hakkında bir iki şey daha söyleyebilirim. Yaklaşık son on senedir düzenli bir şekilde ajanda tutuyorum. Tüm işleri takip etmek başka türlü mümkün olmuyor. Normalde daha eylül ayında bakmaya başlasam da bu sene pandemi sebebiyle henüz 2021 ajandası almadım. Pek ihtiyacım olacak gibi görünmüyor. Konumuza dönersek, bullet journalde ilk önce sayfalar numaralandırılıyor, içindekiler kısmı mutlaka yapılıyor. Günlük, haftalık, aylık planlar, yapılacaklar, hedefler, alışkanlıklar yazılıyor ama ben bire bir bu şekilde kullanmayacağım. Daha çok yapılacaklar - anılar - genel fikirler ekseninde devam edecek. Renkli ve çizimli bir günlük - anı defteri gibi. Temel renklerden oluşan 8'li bir tükenmez kalem setim ve 12'li bir kuru boya setim var :O). Oldukça acemi ama bence çok sevimli ve basit çizimlerle süslüyorum. Rahatlatıyor. Stresten uzaklaştırıyor. Mandala boyayanları hiç bir zaman anlamamıştım. Hiçbir zaman da anlamayacağım belki yine de ama ona benziyor galiba biraz bu hobi de. Bir denemenizi tavsiye ederim.
Yine görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder